Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Site Hakkında Gelişmeler »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Güncel Haberler ::.. => Görsel Eğitim Setleri => Kullanılmayan Bölümler => Her Telden => Konuyu başlatan: Fatih - Kasım 29, 2013, 05:12:46 ÖS

Başlık: Zaman Muamması
Gönderen: Fatih - Kasım 29, 2013, 05:12:46 ÖS
(http://www.sizinti.com.tr/img/spotimg/419/5880.jpg)

Her varlık ve hâdise, farklı ölçeklerde akan bir uzay-zaman nehrinde varlığa erer, şekillenir ve olgunlaşır. Bundan dolayı, varlık biliminde; madde, zaman ve mekân birbirini tamamlayan bir bütündür. Her varlık, geçmişle gelecek 'ân'lar zinciri içerisinde kendine ait konum ve mekâna yerleştirilir. Zaman, kâinatın değişik yerlerinde farklı hızlarda aktığı için, hareketin hızı ile doğru orantılı olarak kısalır ve uzar. Mekânlar da daralır ve genişler. İzafiyet teorisine göre, ışık hızına yakın bir hızda uzay yolculuğuna çıkan babanın dünyaya döndüğünde oğluyla arasındaki yaş farkı azalacaktır. Meselâ babanın yaşı 27, oğlunun yaşı 3 olsa; 30 dünya senesi sonra, baba dünyaya döndüğünde, oğul 33 yaşında, baba ise 30 yaşında olacaktır. Bunun sebebi, uzayda seyahat hâlinde olan baba için zamanın daha yavaş akmasıdır. Zamanın daha yavaş akması (zamanın itibari bir varlık oluşu), mevcut saatlerin hızlı veya yavaş çalışmasından değil, kâinatın farklı uzaylarında, her nesnenin, atom altı parçacıklarının, farklı hızlarda hareketinden kaynaklanır. Batılı fizikçi Julian Barbour zamanı, tarif ederken: "Zaman eşyaların pozisyonlarını değiştirme ölçüsünden başka bir şey değildir. Birkaç sarkaç sallanır, saatin kolları ilerler." ifadesini kullanır. Varlık ve hâdiseleri anlamada ve mânâlandırmada önemli parametre olan zamanın ne olduğu ve mahiyeti, insanlık tarihi boyunca zihinleri meşgul etmiş ve hâlâ etmektedir.

En basit tarifiyle zaman, hareketin bir rengi ve türevidir. Basit bir şekilde formüle edersek; "ân + ân + ân + ân +….. = zaman" denklemi sürekli bir iş, oluş ve akışın hareketliliğini ifade eder. Denklemde "ân" sabitliği, "zaman" ise hareketi ifade eder. Maddenin bir konumdan bir başka konuma hareketi (iki mekân arasında sürekli bir akış, oluş, gelip geçiş, değişme ve süreklilik biçimi, dönüşü olmayan doğrultuda birbiri ardına gitme) arasındaki süre, ancak zaman parametresiyle belirlenebilir. Kendi içinde en küçük ânların oluşumuyla şekillenen geçmiş, gelecek ve şimdi olarak tarif edilen zaman dilimleri de, her varlık ve hâdisenin tarihî sürecini ifade eder. Meselâ sinema veya televizyon ekranında/perdesinde, art arda/üst üste oluşmakta olan görüntüleri sürekliymiş gibi algılarız. Bu süreklilik arkasındaki ânlık levhaların her dem zuhur ederek ekranda/perdede görüntüyü (esbap) oluşturması, algıladığımız dünya (şehadet âlemi) içersindeki Mülk ve Melekut âleminin sebepler dairesindeki işleyişini ifade etmesi açısından güzel bir örnektir. Film makarası döndükçe her "ân" kesintili fakat sürekli bir işleyişle aldatıcı görüntüyü oluşturacaktır. Zîrâ "Televizyon ekranının ışıkları farklı düzenler içerisinde saniyede 25 defa yanıp söner. Her parlamada söner ve ardından yenisi gelir. Bu hareketlerin bütünlüğü sayesinde ekrandaki film hareket eder. Eğer ekranda bir anda yanan ışık sönmeyip orada kalsa ve ardından ışıklar gelmeye devam etse, ekran biriken enerjiyi kaldıramaz, birkaç saniyede yanar, patlar. Ekranda izlediğiniz filmin aslı, nasıl var olup yok olan ışıksa, maddenin aslı da var olup yok olan vücuttur." (Muhammed Bozdağ, Sonsuzluk Yolculuğu, s. 56, Nesil yay., İstanbul 2005)

20. yy. başlarında zaman, mutlak mânâda ölçüme tâbi tutulması mümkün olmayan ve cismin hızıyla doğru orantılı olarak değişkenlik gösteren bir boyut ve süreç olarak idrak edilmeye başlandı. Bu noktaya gelişte izafiyet teorisinin katkısı büyüktür. 1922 yılında Rus fizikçi ve matematikçi Alexander Friedman, yayımladığı çalışma ile kâinatın sürekli genişlediği tezini ortaya koymuş ve durağan olmayan, (genişleyen) kâinat modeli, bütün bilim çevrelerince hüsnükabul görmüştü. 1929 yılında astronom Edwin Hubble, dev teleskopla (Hubble) gökyüzünü incelerken, yıldızların ve bütün galaksilerin her ân birbirinden uzaklaştığını ve kâinatın zamana bağlı olarak genişlediğini gözlemlemiştir. 1989'da NASA'nın uzaya gönderdiği uydu (Cobe) tarafından bu buluş, kesin bir şekilde ispatlanmıştır.

İzafiyet teorisini benimseyen bilim adamları, uzay ve zaman arasındaki bağlantıyı ilmî olarak ortaya koymuşlardır. Uzay ilk önce, sürekli genişleyen bir form hâlinde, üç nokta arasında uzayan koordinatlar şeklinde tarif edilmişti. Tıpkı bir odanın enlem ve boylamına zemin kısmının yükseklik ölçüsünün de dâhil edilerek belirlenen üç ayrı koordinatın oluşturduğu mesafe birimi gibi. İzafiyet teorisiyle, uzayın üç boyutunu oluşturan bu koordinatlara "zaman" noktası da eklenerek dört boyutlu uzay-zaman denklemi kurulmuştur. Bundan dolayı uzay modeline dördüncü boyut olarak zaman eklenmiştir. Genel izafiyet teorisine göre dört boyutlu uzay-zaman, eğrilebilir ve bükülebilir özelliklere sahiptir. Fizikçi Stephan Hawking'e göre; izafiyet teorisi, mutlak zaman anlayışını çürütmüştür. İzafiyet teorisine göre, kâinatta hareketsiz ve sabit duran hiçbir cisim ve atom parçacığı bulunmamaktadır. Kâinatta bilinen her parçacık, belli bir ritim ve âhenkle kendi yörüngesinde kendine ait hareketlerini sergilemektedir. Dünya ve uzaydaki cisimlerin hareketindeki hız farklarından dolayı, iki farklı zaman ölçeği ortaya çıkmaktadır. Uzaydaki cisimler ve maddeler, hız ve konumlarına göre farklı zaman dilimlerine sahiptirler. Peygamberimiz'in (sallallahu aleyhi ve sellem) miracı; Hz. Süleyman'ın (aleyhisselâm) rüzgâra bindirilip iki aylık süreyi bir günde gitmesi, Belkıs'ın tahtını göz açıp kapayıncaya kadar getirtmesi; 300 sene mağarada uyutulan Ashab-ı Kehf'in durumu, zamanın genişlemesi (bast-ı zaman) ve mekânın aşılmasına (tayy-ı mekân) Kur'ân'ın verdiği misâllerdir. "Rabb'inin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir." (Hac Sûresi, 47) mealindeki âyet-i kerime de zamanın izafiyetine ve itibari oluşuna dikkat çeker. "Meselâ, birkaç saatlik uyku esnasında, birkaç saniye süren rüyada bir senenin geçtiği ve pek çok işler görüldüğü kabul edilen bir gerçektir. Çünkü rüya âleminde bizim maddî âlemle bağlantılı, farklı bir uzay-zaman beraberliği geçerlidir. Eğer o esnada rüyayı gören kişi, o işler yerine Kur'ân okumuş olsaydı, birkaç hatim okumuş olurdu. Bu tecrübe, evliya için hâlet-i yakazada inkişaf eder. Zaman genişler. Mesele ruhun dairesine yaklaşır. Ruh zaten zamanla sınırlı değildir. Bundan dolayı ruhu cismaniyetine galip olan evliyanın işleri, fiilleri, ruh süratinde cereyan eder. Hem, bu hakikate binaen, bazı evliya, bir dakikada bir günlük işi görmüş. Bazıları, bir saatte bir senelik vazifesini yapmış. Bazıları, bir dakikada Kur'ân-ı Kerîm'i hatmetmiştir…" (Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevî-i Nuriye-Şemme, s.172, Sözler Neşriyat, İstanbul 2003.)

Sürekli genişleyen kâinat modelinde, zamanın da, geçmişten geleceğe doğru aktığı/genişlediği anlaşılmıştır. Kâinattaki sürekli akış ve genişlemeyi takip eden 21. yy. fizikçileri, "zaman"ın büyük patlamayla (big bang) ortaya çıktığını ve 'zamanı' idrak etme derecemizin, maddenin hareketiyle doğru orantılı olduğunu kabul etmektedir. Meselâ Stephan Hawking'e göre zaman, iki ucu veya sınırı olan bir çizgiye benzer. Zamanın bir sonu olduğuna göre bir başlangıcı da olmalıdır. Zamanın başlangıcı, büyük patlamadır. Zaman, mutlak ve sonsuz değil, mukayyet ve izafidir. Mekânın oluşmasına bağlı olarak, uzay-zaman denkleminin kurulabilmesi, bilim adamlarının ezeliyet ve ebediyet kavramları üzerindeki tartışmalarına son noktayı koymuştur. Bu gerçeği Taşkın Tuna, şöyle ifade eder: "İlk yaratılışı açıklayan big bang hâdisesini anlatmaya çalışırken gördük ve öğrendik ki, on üzeri eksi kırk üç denilen (10-43) küçücük bir ân vardır ki, bu ândan daha da küçük bir ân, artık kainatta mevcut değildir! Başka bir deyişle kâinat, bugünkü bilgilerimiz ışığında 10-43 saniye içinde varlığa geçmiş, yaratılmış, oldurulmuş ve oluşturulmuştur! 10-43 saniye demek, bir saniyenin milyonda birinin, milyonda birinin, milyonda birinin ….., milyonda biri kadar olan bir andır! Bölünemeyen, sonsuz olmayan; sonlu ve sınırlı bir ân!"

Bütün ilmî çalışmalar, uzaya bağlı mekânın ve ilk maddenin büyük bir patlama ile ortaya çıktığını, ezelî değil sınırlı olduğunu gösteriyor. Müslüman filozofların zamanın genişlemesi hususunda yüzyıllar evvel yaptığı tespitler, günümüzün ilmî çalışmalarıyla da doğrulanmaktadır. Meselâ, ışığın saniyedeki hızı 300 bin km'dir. Atomaltı parçacıklar/titreşimlerden biri olan takyonların (Lâtince; hayalet) hızı, ışık hızının üç-dört katıdır. Nitekim son yıllarda Avrupa Parçacık Fizik Merkezi'nde (CERN) yapılan deneylerde elektron ve pozitron gibi atomaltı parçacıkların ışık hızına yaklaştığı görülmüştür.

Bilim ve felsefenin nasıl ve niçinlerine hikmetli bir cevap
Bilim dünyası, zamanın mahiyetini anlamaya yönelik araştırmalarıyla sürekli yeni keşiflere kapı aralarken, bunların aslında felsefe tarihinde zaman hakkında ortaya atılan birçok görüşle de paralellik gösterdiği gün yüzüne çıkmıştır. Meselâ Hegel'e (1770–1831) göre, zaman; kavramsallaştırılamaz; ancak sezilebilir bir mahiyete sahiptir. Hegel'e göre, insan ânların farkında değildir. Eflatun zamana "ortadan kaybolan şimdiler dizisi" şeklinde yorum getirmiş ve onu 'ebediyetin sureti' ifadesiyle özetlemiştir. Bilim adamlarının kâinatın başlangıcı ve sonu hakkındaki tartışmaları; bilim, felsefe ve din arasındaki münasebetler üzerine de, önemli sorular sormalarına vesile olmuştur. Bilim insanları,"nasıl" sorusunun muhatabı olan bilim ve aklın, aslında insanı "niçin" sorusuna götüren sorgulayıcı bir yol olduğunu belirtmişlerdir. Meselâ Einstein, meşhur "Tanrı zar atmaz." ifadesiyle mikro âlemden makro âleme uzanan bütün kâinatta cereyan eden hâdiselerin tesadüfî olamayacağı hakikatini beyan ederken, bir başka yerde "dinsiz ilmin kör, ilimsiz dinin topal" olduğunu söylemiştir. Stephan Hawking bile; "Kâinatın bir başlangıcının olduğuna inandığımız takdirde, bir yaratıcının olması gerektiği hususu açıklık kazanır." (Zamanın Kısa Tarihi, s.57) demiştir.

Öte yandan Müslüman âlim ve filozoflar "niçin" sorularına çok tatmin edici cevaplar vermiştir. Meselâ Bediüzzaman: "Allah, insanoğlunu imtihan ve tecrübeye tâbi tuttu, zararları menfaatlere kattı, şerleri hayırların içine attı, güzellikleri çirkinliklerle birleştirdi. Hepsini birbirine karıştırarak kâinatın hamuruyla beraber yaratılış teknesinde yoğurduktan sonra, kâinatı değişme, bozulma (tagayyür), hâlden hâle girme, farklılaşma (tebeddül), olgunlaşma (tekâmül) kanunlarına tâbi tuttu." (İşaratü'l-İcaz, Bakara 25) mealindeki ifadeleriyle, bilim ve felsefenin yüzyıllardır cevabını aradığı "niçin" sorusuna aklî, mantıkî ve doyurucu cevaplar vermiştir.

Bediüzzaman, kâinatın yaradılışından genişlemesine kadar olan süreçte başlangıç ve sonun, tabiî ömrün, ölüm ve hayatın hep bir kanun ve nizam dairesinde gerçekleştiğini belirtir ve fiziki âlemde sebeplere dayanan bu maslahatların, değişim ve olgunlaşma kanunu çerçevesinde ortaya çıktığını izah eder; "Evet, âlemde tekâmül (olgunlaşma, kemale erme) kanunu vardır. Bu kanuna tâbi olan, neşvünema (filizlenme-yeşerme-çimlenme-gelişme) kanununa da dâhildir. Bu kanuna dâhil olanın mecburen tabiî (biyogenetik, fizyolojik, ekolojik faktörlerle sınırlandırılmış) bir ömrü vardır. Tabiî ömrü olanın, fıtrî eceli programlanmış yaşlanma ve ölüm) vardır; ecelin pençesinden kurtulamaz." (İşaratü'l-İcaz, Bakara 25. Ayet).


Kaynaklar

- Paul Strathern, Einstein ve Görelilik Kuramı, Gendaş yay., İstanbul 1997.

- Tim Folger, "Buradan Sonsuzluğa", Discover, Aralık 2000.

- Muhammed Bozdağ, Sonsuzluk Yolculuğu, s. 56, Nesil yay., İstanbul 2005.

- Stephan Hawking, Zamanın Kısa Tarihi, s. 50, Doğan Kitap, (Çeviren; Selma Öğünç) 10. Baskı, İstanbul 2012.

- Bediüzzaman Said Nursi, Mesnevî-i Nuriye-Şemme ,s.172, Sözler Neşriyat, İstanbul 2003.

- Stephan Hawking, Zamanın Kısa Tarihi, s.58, Doğan Kitap, (Çeviren; Selma Öğünç) 10. Baskı, İstanbul 2012.

- Taşkın Tuna, Ol Dedi Oldu-2-, s.126, Şule Yayınları, İstanbul 2011, (Kilim Matbaa, 10.Baskı)

- Cogito, 11.Sayı; W.Ways'ın, "Hegel ve Marx'ta Zaman ve Zamansızlık" makalesi, s.13.

- Martin Heidegger, Varlık ve Zaman, Agora Kitapçılık.
Başlık: Ynt: Zaman Muamması
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 27, 2017, 07:17:56 ÖS
 eys bravoo bravoo
Başlık: Ynt: Zaman Muamması
Gönderen: вαşκαп - Ekim 14, 2017, 12:37:50 ÖS
(http://i.hizliresim.com/ZZNddG.gif)
Başlık: Ynt: Zaman Muamması
Gönderen: Özgür Kız - Eylül 29, 2018, 04:17:29 ÖS
 eys