Şiir Fm | Şiirler | Şairler | Sesli Şiirler | Aşk Şiirleri | Fon Müzikleri | İbretlik Sesli Hikayeler

»»-(¯`v´¯)-» Web Ailem Dostuk Sevgi Forumları »»-(¯`v´¯)-» => ..:: Paylaşmak İstediklerim ::.. => Hikayeler & Öyküler => Konuyu başlatan: SeuĿ. - Aralık 21, 2013, 11:04:48 ÖÖ

Başlık: Bir En’âm’ın anlattığı kardeşlik
Gönderen: SeuĿ. - Aralık 21, 2013, 11:04:48 ÖÖ
Sorbonne’da doktora çalışması yaparken Prof. Dr. Eva Vitray Meyerovitch ile tanışan Prof. Dr. Abdullah Öztürk, Müslüman olduktan sonra Havva ismini alan bu Hanımefendi’nin manevî evladı olarak Hz. Mevlânâ hakkında verdiği konferanslarda tercümanlığını yapmış…
 
 Yine böyle bir konferans için Konya’ya gelmişler… Kendi evlerine annesinin babasının yanına giden görüşen Abdullah Bey, Batı klasiklerinden bir kitap mütâlâa ediyorken ezan okunur. Babası abdest hazırlığı yapıp camiye gitmeye hazırlanırken o daldığı dünyasında hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmektedir. Babası “Allah’ım bu çocuk ne olmuş böyle!.. Biz onu niçin gönderdik, o nelerin esiri haline gelmiş!..” diye serzenişte bulunuyor. Ayrılıp vedalaşırken de “Bu esiri olduğun bağlardan kopmadan, tam kendin olmadan bir daha gelme buralara!” meâlinde sözler söylüyor. Bu da kendisine çok tesir ediyor ve üzülüyor. “Babacığım, istediğin gibi bütün bağlardan sıyrılıp aslıma döneceğim.” der. Bu üzüntü hali yolda da devam ediyor. Uçakta durumu fark eden Havva Hanımefendi, “Ne oldu sana?” diyor. O da babasının sitemlerini söyleyince, bu sefer Havva Hanımefendi, “Ben neler çektim o bağlardan kurtulmak için… Biliyorsun ki iki oğlum var, birisi profesör. Müslüman olunca, neler söylemediler. Ama İslâm kardeşliği baska… Evlattan öte… Bir gün Eyüp Sultan’da namaz kıldım. Beni götüren şoför de kıldı. Sonra geri döndük. Parayı uzattım, almadı. Israr ettim, kabul etmedi. İşaretle ‘Bak evinde çoluk çocuğun var. Onların hakkı… Bana haram, al… Benim çok param var…’ diyorum. O da yine işaretle ‘Eğer sen hacca gider, Arafat’ta bana dua edersen o zaman yarısını alırım.’ dedi. Böylece zar zor anlaştık. Dostlarla hacca gittim. Kâ’be bir mahşer! Bir Batılı olarak manzara bana bambaska ve çok ilginç geldi. Sanki bir baska dünyadaydım. Tam Arafat’a vardım, orası daha bir baska… Tam orada çocuklarım değil, şoför Ali aklıma düştü!.. Sözleri kulaklarımda çınlıyor. Eşim dostum, evlatlarım için de ağladım, ama Ali için daha çok ağladım, ona dualar ettim… Bu nasıl bir şey? Belgesel bir film çekim ekibiyle Konya-Beyşehir’deki Eflatun Pınar’a gittik. Orada abdest alıyordum, yanıma etrafta kuzu güden yaşlı bir kadın geldi. Benim yabancı olduğumu anlayınca, eliyle boynumdaki En’âm’ı işaret ederek, ‘Bu En’âm mı?’ diye sordu. Ben de ‘Evet, En’âm.’ dedim. Yaşlı kadın, kollarını açarak bana sarıldı, ben de ona sarıldım. Hâl lisanı ile birbirimize bakıp gönülden gönle iletişim kurduk. Tam otobüsümüz kalkacağı sırada yine birbirimize sarılıp ağlayarak ayrıldık. İslâm’ın bu Allah sevgisinden kaynaklanan dostluk ve kardeşliğini hiçbir tercüman bize En’âm kadar anlatamaz ve yaşatamaz. İşte Allah için birbirini sevmenin ne olduğunu orada gördüm. Kendimi Türk hissediyorum bir defa daha yaşadım ve anladım. Ben Konyalıyım. Ne olur ben ölünce Konya’da Hz. Mevlânâ’nın arkasındaki mütevazı bir mezarlığa defnedilmemi sağla, vasiyet ediyorum.” dedi.
 
 Gerçekten bu mânevî evlat, dokuz on sene sonra onun vasiyetini yerine getirmek için var gücü ile gayret etti ve Cenâb-ı Hakk’ın yardımı ile onu sevdiği pîrinin mekânına kavuşturdu.
 
 Üçler mezarlığında hemen şehitliğin yanında yatan bu gayretli hanımefendinin İslâmiyet için yaptıklarını insanlarımıza ve bütün insanlığa duyurmak için Kültür Bakanlığı’nın Konya tanıtım broşürlerine onun da ismi, mezarının yeri girmelidir. Hatta o mütevazı bir mezar istemiş ama bize düşen, ona uygun bir şeyler yapmaktır diye düşünüyorum. Sanırım şehitliği yapan Belediye Baskanı Muhterem Tahir Bey’e böyle bir hizmet daha çok yakışır…
Başlık: Ynt: Bir En’âm’ın anlattığı kardeşlik
Gönderen: Kuskün Çiçek - Şubat 26, 2017, 11:41:48 ÖÖ
 eys bravoo bravoo