Gönderen Konu: Kara Şapkalı Haydut Yılmaz GRUDA  (Okunma sayısı 614 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mahmut Çiçekdaği

  • Şair - Yorumcu
  • *
  • İleti: 1048
  • Rep 32
  • Cinsiyet: Bay
  • İLİMDEN ÖNCE EDEBİ ÖGREN
    • Şair Mahmut Baki
    • Ekda
  • Burcum: OĞLAK
  • Takımınız: GALATASARAY
  • İlişki Durumunuz: EVLİ
Kara Şapkalı Haydut Yılmaz GRUDA
« : Mayıs 13, 2019, 10:05:48 ÖÖ »

Kara Şapkalı Haydut
'türkü'
Benim hiçbir zaman şapkam olmadı
ne beyaz ne kara
sevmediğimden deyip geçiyorum.
Geçsem iyi-kara şapkalar çalıyorum düşlerimde
Kaç çocuksu yakalıyorum kara şapkalar altında beni
Sonra nasıl yoruluyorum,anlatamam
Sevmediğimden deyip uyanıyorum
Bakıyorum benim saçlarım hiçbir zaman olmamış
ne beyaz, ne kara
sevmediğimden deyip ıslık çalıyorum.

Sen hep orada acı ışıkta dursan,kendiliğinden güzeldi
Birden kim dedi yüreğime yürü
Birden niçin benim hiçbir zaman şapkam olmadı
Ya beyaz, ya kara.

sen hep bir denize karşı oturuyordun
Sen yine aynı denize karşı mı oturuyorsun
Bben sustuğuma karşı oturuyorum
Seni bana bağırıp,benim diyorum
Benim hiçbir zaman şapkam olmadı
Ne beyaz, ne kara.

'ağıt'
Hep bir yerlere gidecekmiş gibi yaşadı:
Düzendışı,okunaksız,tedirgin.
Bir gün baktı ki bu dünya göze-göz dişe diş;
Bir gün baktı ki bu dünya yaşanmayacak kadar güzel.
Silip ak kagıtlara yazılmış sabahlarını, akşamlarını,
Bir büyük deniz düşünerek sustu.
Artık sana şiir yok.Artık hiç kimselere yok.
Şimdi bir nehirde gidiyor kara şapkası

-dönüş'
Deniz bağırıyorum bir nehir odasında
ve ben neden buradayım
Sular,sebepler dokuyorum:büyüsem büyüsem insanı
Sonunda şapkasızlığım oluyor hepsi
Şapkasızlığım oluyor sebeplerden hiçbiri
Sadece ben üşüyorum herkesleri
Herkesler bir üşüse bilirmisin n'olucak kendini
Sebeplerin hiçbiri

Büyük harflerle yazılmış bir avuntu şimdiler
Varmakla olmanın arası küt ve güneşleniyor
Bir eski bahar donanıyorlar gelmedikleri teoreme

Donanıp gecenin sonuna kadar soluyorlar
-menekşelerini suya koymamışım onlarda soluyor-
Ama niye eski donanıp bahar soluyorlar bilsenize
Ben biliyorum da ne,olmakla varanın arası
Ben gittim de daha mı iyi,hanisiniz
Sen nasılsın göremiyorum,bir türlü sen değildin o
Önümde yosunlar ve yosunlar

Eğer hala varsan eğer haydutsam sana kara şapkalı
No'lur emanetçiden kitaplarımı al
Git suya koy menekşeleri
Ocakta gaz olacak çayı hazırla
Kara esvabımı sandıktan çıkar şapkasız da giyerim
Saçlarını omuzlarına bırak: öyle daha
Kapıyı açtın mı bir denizle ordayım
Bir denizle: ne beyaz ne kara

'öykü'
Döndüm
insanı yağmurda unutmuşlar çürüyor
bir nedeni olacaksa ben bulamadım.
Emanetçiyi de bulamadım ykılıp gitmiş
olanların en güzel olanı bu
kitaplarım hiç olmayacak artık.
Odamı güneş kuşanıp,taramış rüzgar
duvardaki resmin
ve ne kadar mümkünse o kadar solmuş menekşelerin
kara esvabımı toz bürümüş:
sana bir şeyler olmuş anlıyorum
değil mi ki benim hiçbir zaman şapkam olmadı demişim
hiç solmayacak menekşeler düşündüm sana.

Tuhaf gelir mi bilmem
penceremde nar çicekleri
bakıyorum her sabah.
Nedense ne zaman bakıyor olsam:hep sabah
Sanki ben hiç gitmedim,sen hiç gitmedin sanki

-gitmedin mi,bu kıyamet neden-

çok çektin biliyorum bağışla
Ben bir türlü buradan olamadım.
ne var ki kendim için kovalamıyorum kendimi

Nereye gidersen git,ama nasılsan öyle kal
insana saygını yitirme olur mu
dünya yaşanacak kadar güzel
daha güzel olacak inanaıyorum
kolay bitmiyor insan.

Bbir taş gücüyleyim nerdeysen
sensizliğe yıkımlara umuda.
Nasılsan-
olur mu
Ben bir türlü buradan olamadım
bir deniz atıyla gidiyorum kitapsız şapkasız
gidiyorum gidiyorum her sabah.

sabah mı

'ağrı'
Bir durma hiçlik götürüyorum,çizdiğim mutluluğa,
çarşılardan
(bir afrika,bir gökovaları gibi yalnız)
Her adım,bir insan daha deliirip yaşanandan
Nar çiçekleriyle giden bir nehir yanarak
Ne suya baksam,bir deniz görüyorum,elişi kağıttan
(en eski kalyonları ve denizatlarıyla)
Sonra yalın bir çığlığı suratıma kapatıp,çocuklardan
Uzun uzun gitmekleri,bir bir boğarak içimde
Sabahları mrdiven saçlı,bir uzak kızın,yağmur elli
resmine doğru
Büyük ve kalın seslerimle türküleyip bir mısraı
Şapkam sensin diyorum,beni haydut,
Beni bu taş beyinli kentlerde isa kızdıran-

Biliyorum,meryem'i yutturmak,öldükte,anam adı
öyküsü
Oysa babam,ağır ve nasırlı elleriyle bir feodal
Direndikçe kentsoylu çizgilere karanlığında
Benim ötemdeki bir ben karalandım

Şimdi o atlı karınca,feneralaylı kalabalıklaımı verip
Nar bahçelerine giden bir nehre bakarak
Biraz daha ölmek alıyorum bize bıraktıklarından
Biraz daha çarmıh-kanımla büyütmeye
Kimbilir belki bir şey var,bize demeye yetmedikleri
Kimbilir belki de gitmek sadece
Bir var ki kan tutması gibi bir sıkıntı
Ve hala gidiyorum,bir pencereden bir pencereye

Aam en iyisi sen gel bütün kapıları kapattım
Pencereleri de kapatırım,atlaslrı da
İnsan zaten kapanmış-
Menekşeler aldım,gözleritoprak bir çocuktan
Oturur onlara bakarız,ihtiyar ellerimizi bir yana koyup
Oysa ne güzeldiler doğduklarında,umduklarından
Ve ağır,nasırlı elleriyle,bir feodal beyi babam-

'manzume'
Kapıları kapatıp gül-gülistandır yaşanan dedim
fesleğenler dedim,kuşkonmazlar dedim,pencereme,
olmadı
bir ille siyah,ben hariç,ibrahimlerin unuttuğu
altıyüz rakamlı bir şarkı,senin anlayacağın
dedeefendili,hafızpostlu,udibilmemkimli
bir deaksimlerde meydanlarda semai dönüyorlar
horoz oğlu horoz kurdukları hizalandıkları saat
hacıyağı yıkanıp lökleşiyorlar modern koltuklara
büyük harflere ar cızıktırıyorlar günlükleri-

Aslında canım sıkılmıyor,ne etseler
ne kadar ibrahimseler o kadardırlar
böyle başa,böyle yediverengülü
dünyayı bir öküz öyküsüyle karıştırıyorlar da
ondan oturup gazozlar içiyorum üstüste
ferahlamıyorum ama zurnada peşrevim artık.

'saga'
Ansızın bütün limanlarda birden görünecek
Bir beyaz kalyonla
Uzak değil diyecek,uzak değil
Bir insan yüreği kulaçta.

Ansızın bütün limanlarda birden görünecek
Bir beyaz kalyonla
Hadi bırakın diyecek,bırakın bunca yaşanmayanı
Hadi hep beraber insana.

Ansızın bütün limanlar birden yitecek
Bir beyaz kalyonla
Kurtulduk diyeceğiz,kurtulduk
bütün...
ve ansızın...

'harlem noktürn'
-a-
Sevmek bir yerlerdeki sabah galiba
Beni bir türlü oraya götürmediler

İşte herşey açık seçik
Bu sensin
-ama bir nereye kadar sensin,bilmiyorum-
Sen deyince,bir yerlerden kar yağıyor gibi
Zanzibar'a bir bilet çalınmış diyorlar
Bir yitik çocukarıyorlar limanda -
Sen mi söyledin ben mi çiziyorum:
Bir gün insana bayramlarla çıkmışsın evden
-akşamları yine geliyormuşsun
yine üşüyormuşsun güneş düşünüp-
Ama dönmemişsi hala,
Dışarda ne oldu söylesene
Niye böyle gitmek olmuşsun
Ben anlamadım ki seni anlıyorum
Gözlerindeki bu siyah ondan

Bunlar onların hesapları: hiç bitmiyor
Aynı elleri,aynı kalemlerle: beyaza sığınmışlar
aynı kalemlerle eşit yazdıkları
Güçleri asfalt ormanlarda yalnızlığıma var
Güçleri,açlığımdan insan

Bunlar da benim ellerim
Bir uazun kartacadan beri üşüyorlar
Kısık bir siyahı utanıyor suratım,
bir nerde beyaz
Bir orda suç ve halem hıçkırıyorum
Acı bir deniz birikiyoorum: jazz
Bir bir birikiyorum bu adamları
-b-
Sevmek bir yerlerde ki sevmek galiba
Bu karanlığımı oraya götürmüyorlar

N'olur öyle uzak bakma
Sen al götür beni Bu suratımı sakla
Bana yeniden anlat insanı
Bu değil de yanılıyoruz de
Bitecek bu hesaplar
-c-
Haydi eve gidelim
Haydi insana
Bayramlara.

Yılmaz Gruda
Her insan değerlidir değersiz insan yoktur değerini bilmeyen ve kaybeden insan vardır
mahmut çiçekdağı

Şair ve Şiir e önem veren Türkiyenin Şiir Radyosu Şiir Fm 10 Yaşında
Şiirlerinizin hayat bulduğu Türkiye'nin ilk sesli Şiir video sitesi ŞiirTube