Gönderen Konu: Mutluluk Oyunu  (Okunma sayısı 1270 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Bukem

  • *
  • İleti: 1779
  • Rep 331
  • Cinsiyet: Bay
Mutluluk Oyunu
« : Temmuz 22, 2014, 09:11:47 ÖÖ »
ÖZLEMLERİM DAĞ OLDU SEHERLERDEYİM    Mutluluk Oyunu
Mutluluk kor gibiyim          Akşam eve geldiğimde eşim mutfakta her zamanki gibi yemek yapıyordu. Selam  verip hatırını sordum. O da günümün nasıl geçtiğini sordu, eh işte bildiğin gibi dedim. Üzerimi değiştirmek için odama giderken, yemeğimizi yedikten sonra seninle konuşmak istediğim bir şey var dedim. Yemek yenildi Masa toplandı, sabırla bulaşıkları yıkamasını bekledim, gelip karşıma oturdu, içindeki kuşku fırtınasından gözleri yağmaya hazır bulutlar gibiydi. Bir an kasıldım kaldım acaba ne söyleyeceğimi biliyor muydu? Dilimde kelimeler dönmüyor, dudaklarım çıkmazı oynuyordu. Söz vermiştim sevdiğim kadına, düşündüklerimi aynen söze dökecek bir çırpıda ağız dolusu söyleyecektim, boşanmak istiyorum demeliydim, diyemedim bir türlü. Cümle kurmakta zorlanıyor, konuyu açamamaktan rahatsızdım. Eşimde sıkıldığını belli ediyordu. Ne söyleyeceksen lütfen çabuk söyle dedi , cesaretle, uzun süredir başka birini seviyorum ve senden ayrılmak istiyorum dedim. Dondu kaldı sanki böyle bir kararı bekliyormuşçasına sinirlenmeden başını öne eğerek sadece sebebini sordu. Gözlerindeki bulut yağmur olup yanaklarından sağanak halinde döküldü.
        Benden istediği makul cevabı bir türlü veremedim., onu seviyorum diyebildim. İyi
geceler demeden yatak odasına doğru yürüdü, kapıyı çarpmadan sessizce kapayıp arkasından kilitledi. Çok derinden hıçkırık sesleri duyuluyordu. Evliliğimizin iyi gitmediği konusunda şüphem yoktu,kararımı çoktan vermiştim boşanmalıydım. Eşimi sevemiyordum bakışları hiçbir şey ifade etmiyordu, aklım hep ötekindeydi. Salondaki kanepeye uzandım, sağa döndüm sola döndüm bir türlü uyuyamadım uykum kaçmıştı. O gece, onu ikna etmek için malvarlığımızdan pey vereceklerimin listesini çıkartıp boşanma vaadini hazırladım. Oturduğumuz evi, arabayı ve şirkettin yüzde kırk dokuzluk hissesini ona vermeyi taahhüt edeceğimi yazdım. Gün boyu hiç telefonlaşmadık, akşam eve belki yemek yapmaz diye oğlum dahil üç kişilik hazır yemekle döndüm. Oysa eşim işinden erken çıkıp eve gelmiş mutfakta yemek hazırlamakla meşguldü. Oğlum hiç bir şeyden habersiz odasında ders çalışıyordu. Önce, yemeğin hazır olduğunu oğlumuza seslenerek duyurdu, biraz sonra yemek masasına oturan oğlum baba yemek hazır sofraya  diye seslendi. Sofrada benim içinde servis açılmıştı. Tabii ki dışarıdan aldığım hazır yemekleri çıkartamadım. Sofraya oturduk, yemekten sonra oğlum odasına çekildi. Yine masanın toplanması bulaşıkların yıkanmasını bekledim. Bir gece evvel hazırlayıp gündüz ofiste dikte ettiğim boşanma vaadini okuması için verdim, uzunuzun baktı ve okumadan sol tarafındaki sehpanın üzerine koydu. Yirmi yıl hayatımı paylaştığım adam sen olamazsın, hiç bir şey istemiyorum senden, iyi geceler dedi ve sessizce odasına çekildi.
         Ona acı çektirdiğimi biliyordum, elimde değildi nasıl eskisi gibi olabilirdik, onun hüznü benim sıkıntım oluyordu. Çaresiz iki duvar arasında sıkışmış kalmış hissediyordum kendimi. Bağırıp çağırsa kırsa dökse işimi kolaylaştıracak, bunu fırsat bilip bir daha dönmemem üzere kapıyı çarpıp evi terk edecektim. Planım böyleydi tutmadı. Evliliğimizi kurtarmak için hiçbir çaba ve gayret göstermiyor buda beni rahatsız ediyordu. Her
zaman olduğu gibi olgun davrandı, onurundan kibarlığından ödün vermedi. Geri dönemezdim bir başkasını deliler gibi seviyordum. Kendi kendimi sorgularken bir an yatak odasının kapısının açıldığını duydum, salona bana doğru geliyordu. Gözlerinin ağlamaktan kızardığı belliydi karşımdaki koltuğa oturdu. Ağladıktan sonra ortalığı bir birine katmaması beklediğim bir tavırdı. Onun bu tavrı benim işimi zorlaştırıyordu. Hiç konuşmadı bir müddet sonra, gayet sakin, kendinden emin, senin isteğini kabul edeceğim yalnız bazı şartlarım var dedi. Boşanmamızı bir ay geciktirip normal bir aile gibi yaşantımıza devam edeceğiz. Sebebine gelince oğlumuz bu bir ay içerisinde bitirme sınavlarına hazırlanıyor, bu dönemde onu üzecek hiç bir olumsuzluğun yaşanmasını istemiyorum, sende istemezsin herhalde dedi. Buna hayır diyemezdim kabul dedim. Oğlumuzun ruh sağlığı, başarısı için elbette dedim. Ayrıca bir şey daha istiyordu. İki gün sonra evlilik yıldönümümüz, geçmiş yıllarda olduğu gibi mum ışığında hafif müzik eşliğinde yemeğimizi yiyeceğiz, dansımızı edeceğiz, ilk gecemizde olduğu gibi beni kucağına alıp taşıyacaksın, oğlumuzun bu mutluluğa eşlik etmesini sağlayacaksın. Birlikte geçireceğimiz bir ay boyunca hiç olumsuzlukların yaşanmamasına müsaade etmeyeceksin. Bir ayın sonunda avukatıma boşanma davasını ben açtıracağım, senden hiçbir şey istemiyorum dedi.Bir ay boyunca oğluma ayrı odalarda yattığımızı hissettirmedim. Her sabah önce oğlumu uyandırıp hadi anneyi de uyandırmaya diyor beraberce yatak odasına girip günaydınla öpücüklerle uyandırıyorduk. Oğlumuzla daha evvel boğuştuğumuz gibi birlikte yatakta üçlü aile mutluluğu oyununa devam ediyorduk. Önceleri bu oyundan sıkılacağımı düşünmüştüm ama öyle olmadı ne yalan söyleyeyim hoşuma da gitmeye başladığı gibi düşündürmeye de başlamıştı. Bazı şeyleri ihmal ettiğimi ve sevgiden uzak monoton bir hayatı seçtiğimi mutluluğu dışarıda aradığımı kabul ediyordum. Ne yazık ki günler rüzgârın peşinde sürüklenen hazan yaprakları gibi birer birer uçup gidiyordu.
   Oğlum
uzun, baba, anne sizi çok seviyorum diye çığlık atması canımızı acıtıyordu. Son gün yine mutluluk oyununu oynadık kucağımdan yere indirdiğimde gözlerini kapatarak kulağıma, oğlumuza boşanacağımızdan
bu süreç içerisinde bahsetmediğin ve mutluluk tablosu çizdiğin için sonsuz
teşekkür ederim. Beni ne kadar mutlu ettin bilemezsin dedi. Bende başımı öne eğerek, tebessümle tamam dercesine gözlerimi kırpıştırdım. Doğru söylemem gerekirse içimdeki acı gittikçe büyüyordu. Ertesi sabah işe gitmek için evden ayrılırken, yatak odası penceresinden beni izlerken gördüm. Elinde beyaz mendil bana veda edercesine sallıyordu. Bende elimi sallayarak karşılık verdim. Duygularıma yenik düşmüştüm. Ayrılmayı düşündüğüm, sevmiyorum dediğim kadın beni ağlatıyordu. Elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim, yoluma devam ederken aklım evimde kalmıştı. Nihayet o sevdiğimi zannettiğim kadına, eşimden kopamayacağımı söylemeye karar vermiştim. İlk işim ona beraberliğimizin bittiğine karar verdiğimi söylemek oldu.  Üzerimden büyük bir yük kalkmış yüreğim hafiflemişti sevinçle evime koştum.
         Son günün akşamı  oynadığımız oyunun sonuna gelmiştik. Eşim başını göğsüme yasladığında
uzunzamandır hissetmediğim kendine has kokusunu, dokunuşunda sımsıcak sevgisini hissettim. Neden, daha evvel bu duyguyu fark etmediğime hayıflandım. Evlendiğimiz gün kadar duygulu ve güzeldi, karşısında durup başını avuçlarımın arasına aldım alnından öptüm. Yavru ceylan gibi titriyordu. Elindeki mendille gözyaşlarını sildi. Göz halkasında hafif çizgilerin oluştuğunu saçlarına ak düştüğünü gördüm. Onu son kez kucağıma aldım, taşırken ilk gün heyecanını yaşadım. Bu bana hayatının yirmi yılını veren kadına olan minnet borcumdu. Bu güven ve şefkat duygusu içimde çığ gibi büyüyordu. Kaybettiğim sevgimi yine kaybettiğim yerde bulmuştum çok mutluydum.
          O sabah ne giyeceğini sesli düşünürken izledim. Her geçen gün kıyafetlerinin biraz daha bol geldiğini söylüyordu. O an onun ne kadar süzüldüğünü ve kilo verdiğini fark ettim. Demek sabahları daha kolay taşıyabilmemin sebebi buydu. Eşim oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Son anda, kararımdan vaz geçtiğimi ona dönmek istediğimi söylemek istemiyordum. Sürpriz yapıp akşam mum ışığında dans ederken söyleyecektim.
          Hayatımdan çok şeylerin eksildiğini geç fark ettim, beni affet diyecektim diyemedim. O günüm sabırsızlıkla geçti. İş çıkışı bir
çiçekçi dükkânına uğradım. Sevdiği çiçeklerden bir buket yaptırıp üzerine iliştirdiğim karta ’hayatımın sonuna kadar seni taşıyacağım’ yazdırdım. Yol boyunca mutluluk şarkıları mırıldandım, eve çiçek buketini önümde tutarak girdim. Ayrılmak istemediğimi vaz geçtiğimi söyleyecektim. Yatak odasına girdiğimde elleri göğsünün üzerinde, başı hafiften yana düşmüş uyuyor gibiydi, uyandırmak istemedim. Elimdeki buketi bir vazoya yerleştirmek için odadan çıktım. Çok sevdiği seramik vazoyla döndüm etajerin üzerine koyarken bir zarf gözüme ilişti. Aceleyle zarfı yırtıp içindeki mektubu çıkarttım nefes almadan okudum, mektubunda;
         Sevgilim,
“doktorum İleri safhada göğüs kanseri olduğumu ve vücudumun her yerine sıçradığını, bu evrede kimyasal tedavinin cevap vermeyeceğini, verse dahi kısa süreli olacağını, birkaç aylık ömrünün kaldığını söyledi. Sana mutluluklar diliyorum, oğlumuza iyi bak, onu çok çok sevdiğimi söyle. Doktor,
ölüm saati yaklaştığında önce ayaklarımın soğuyacağını söylemişti. Bir kaç gündür ayaklarımda uyuşuyordu, bu gün sen gittikten sonra soğumaya başladığını hissettim, ölüme galiba çeyrek var diye kalemi kâğıdı elime aldım bu satırları yazdım. Son günlerde seni bilmeden ihmal ettiğimi geçte olsa anladım, senin boşluğa düşmene sebep bendim, beni affet. Bu oyunun, esasında sana da bana da iyi geldiğini son haftada anladım. Gidişinden belliydi akşama bir buket çiçekle döneceğin, belliydi beni ilk gün sevdiğin gibi sevdiğini söyleyeceğin. Sevenlere malum olurmuş derler. Sen yine de söyleyeceklerini söyle görmesem de duyarım.
          Çiçeklere dokunma bırak vazoda kalsınlar. Şimdi göç
zamanı, metanetli ol. Sağ tarafımda bulunan etajerin üst gözünde, hastalığımı öğrendiğim gün aldığım cenaze levazımatı ve mezar tapum var onları al. Ne duruyorsun çabuk, git cenaze işlerini hallet. Dua ve çiçekler kabulümdür, çiçekleri orada verirsin, solmasınlar diye suyunun içerisine bir adet aspirin, at, aspirin ecza dolabında. Hoşça kal” 
 m.
çiçek

Küllerim uçar gider, nöbetlerdeyim
Ellerin ellerimde, hasretinleyim,..

Geleceksen gel artık, bekletme beni
Özlemlerim dağ oldu, seherlerdeyim...

Seveceksen sev beni, al kollarına
Düşler kurdum seninle, bu
ÖZLEMLERİM DAĞ OLDU SEHERLERDEYİM
Ateşinle yanıyorum, bir kor gibiyim
Küllerim uçar gider, nöbetlerdeyim
Ellerin ellerimde, hasretinleyim,..

Geleceksen gel artık, bekletme beni
Özlemlerim dağ oldu, seherlerdeyim...

Seveceksen sev beni, al kollarına
Düşler kurdum seninle, bu
aşk yollarına.
Sevdam
dünyayı sardı, her an seninleyim...

Geleceksen gel artık, bekletme beni
Özlemlerim dağ oldu, seherlerdeyim...

Behçet Bük
k yollarına.
Sevdam
dünyayı sardı, her an seninleyim...

Geleceksen gel artık, bekletme beni
Özlemlerim dağ oldu, seherlerdeyim...

Behçet Bük
 

Çevrimdışı вαşκαп

  • Özel Üye
  • *
  • İleti: 20356
  • Rep 1300
Ynt: Mutluluk Oyunu
« Yanıtla #1 : Mart 24, 2016, 04:18:26 ÖS »
 cgp
 

Çevrimdışı Özgür Kız

  • Özel Üye
  • *
  • İleti: 21541
  • Rep 3950
Ynt: Mutluluk Oyunu
« Yanıtla #2 : Temmuz 04, 2018, 12:01:41 ÖS »
 eys