NAZLIM
Güneş elveda dedi Ay Hilal’e büründü
Hasretin yavaş yavaş yine çöküyor nazlım
Efkâr demli çayımda yıldız gibi göründü
Usul usul sineyi yine yakıyor nazlım
Bütün kötü duygular vedalaşıp öpüştü
Akıl küstü gidiyor gönül ile kapıştı
Hayalin ellerime kitap gibi yapıştı
Göz ile dil birleşti seni okuyor nazlım
Kalemin ince ucu yaraları deşince
İmdat diye çırpınıp türkülere koşunca
Adın derman yüklenip lal dilime düşünce
Gecenin zifirleri ışık çakıyor nazlım
Sana ait olmayan söz kalmadı lehçemde
Bir tek seni sakladım kırk yamalı bohçamda
Sabahın seherinde gül açarken bahçemde
Umudum gerdanına seni takıyor nazlım
Nidamı sitem sanma gözlerine banıştı
Kerem ateşi gibi içten içe yanıştı
Özlemin bedenimde matruşkaya dönüştü
Birini açıyorum biri çıkıyor nazlım
Sır dolu ulu aşkın girdabına girmeden
Bir ömür geldi geçti sefasını sürmeden
Son yüz görümlüğü ol nefesimi vermeden
Çiftçi Baba taşını artık dikiyor nazlım
AHMET ÇİFTÇİ