Gönderen Konu: istanbulun fethi  (Okunma sayısı 1316 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Karahanlı

  • Bilemezsin gülüşün bende kaç bahar eder. Cahilliğimi hoş gör; kanat çırpmayı bilmeyen kuş, koşmayı uçmak zanneder.....
  • Radyo Ailemiz
  • *
  • İleti: 289
  • Rep 61
  • Cinsiyet: Bay
  • aşk fedakalarlık ister
  • Burcum: iKizLeR
  • Takımınız: Beşiktaş <3
  • İlişki Durumunuz: Yoook
istanbulun fethi
« : Ekim 26, 2014, 12:21:09 ÖS »
İstanbul’u aldık ancak İstanbul gibi bir şehre sahip olmanın nelere mal olduğu, neleri değiştirdiği, neleri yerinden ettiğini de biliyor musunuz?

İşte bilsek iyi olur diyerek hazırladığımız liste. Huzurlarınızda İstanbul’un Fethi’nin ilginç ve az bilinen yanları.

Bizans şehrini çevreleyen surlar 20 kilometre uzunluğundaydı. Düşmana yüzünü dönmüş Yedikule-Topkapı hattındaki Theodosian Surları 5.5 km çekiyordu. Tüm şehrin en güçlü duvarları bu konumdaydı. Haliç boyunca daha seyrek nöbetçilerle korunan duvar 7 km idi. Marmara Denizi’nden Yedikule’ye kadar olan Marmara Duvarı ise yaklaşık 7.5 km uzunluğundaydı. Zamanın diğer şehirleri ile kıyaslandığında İstanbul’un dünyanın en iyi surlarına sahip olduğunu söylemek gerekir. Duvarların büyük bir kısmı 1440’lı yıllarda onarılmıştı ve kuşatma başladığında oldukça iyi durumdaydı.

İmparator bütün surlara aynı anda adam dikmek yerine yalnız dış duvarları korumayı seçmiştir. İki sıra yüksek duvar üzerine hendeklerle de korunan Theodosian Surları’nın en zayıf noktasını bizzat İmparator Konstantin savunmuş, kuzeyinde Edirnekapı civarını Venedikli komutan Giustiniani, Ayvansaray Eğrikapı arasını (Blachernae) Koslu papaz Leonardo, Yedikule bölgesini de yoğunluklu olarak Venedikli askerler korumuştur. Genel duruma bakarak sadece surların yerleşimi ile bile savunmacıların dünyanın en iyi korunan şehrinde olduklarına inandıklarını düşünebiliriz. Nitekim kuşatma sırasında Fatih’in de gözünden kaçmayan bazı noktalar olacaktı. Mesela kuzey surlarının kilit noktalarından biri olan Eğrikapı açıklığındaki 11. yüzyıldan kalan duvarlar onarılmadıkları için kötü durumdaydı. Büyük Şahi Topu’nun bir isabetiyle buradaki vaziyet savunanlar için çok kötü bir duruma dönecekti.



Bu top hakkında çok yazılıp çizildi. Hepimiz Fatih’in toplarını bir şekilde duyduk. Hatta çocuğunun adını kimi sebeplerden Şahi koyanlar da yok değil. Ancak bu silahın bu kadar ünlü olması da boşuna değildi. Daha önce savaşlarda barut ve top kullanılmış da olsa bunu Osmanlılar kadar büyük bir şekilde deneyen olmamıştı. Bizanslıların da surlarda karabarut kullanarak ateş eden mekanizmaları vardı ancak döndürülmesi -travers- ve geri tepme kontrolü o çağda çok zor olduğundan Bizanslılar geri tepmelerle kendi surlarına düşmana oranla daha çok zarar vermişlerdi.

Bu top 8 metre uzunluğundaydı. 75 cm çapındaki güllesi 544 kilo çekiyordu. Doldurulması da haliyle üç saat sürdüğünden günde ancak beş altı kere ateşlenebiliyordu. Top yere konulup sabitlendiği zaman bir daha döndürülemiyordu. O kadar ağırdı ki yapımcısı Macar Urban bu topu kalıplara hiçbir öküz arabasının taşıyamayacağını hesaplayarak iki parça halinde döktürmüştü. Böylece zamanına göre çok ileri bir vidalı sistemle birbirine eklenerek kullanılıyordu. Nişan almak falan imkânsızdı ama hedef İstanbul kadar büyük olunca eninde sonunda surların bir tarafına bir gülle denk geliyordu. Surlara isabet ettiği anda da o noktanın tamiri gece gündüz çalışan Bizanslı duvar ustalarıyla bir haftayı bulabiliyordu.

Bu topun daha az bilinen bir başka özelliği de İstanbul’un fethinden 354 yıl sonra, 1807 yılında Çanakkale Boğazı’nı zorla geçmeye çalışan İngiliz gemilerine bir el ateş edip 22 kişiyi öldürmesi ve İngilizleri geri çekilmeye zorlamasıdır. Daha sonra olayın hatırasına 1870’lerde Sultan Abdülaziz topun 1464’te yapılan bir örneğini İngilizlere hediye etmiştir. Şu an kendisi İngiltere’de, Fort Nelson Topçu Müzesi’nde sergilenmektedir.



İstanbul 1453 yılına kadar dünyada klasik kuşatma savaşında savunmaya en elverişli şehirlerden biriydi. 3 tarafı denizlerle çevrili bir yarımada yeterli bir duvar sistemiyle korunuyor, düşmana tek bir cenahını açık tutarak kendisini güzelce savunabiliyordu. İstanbul o tarihe kadar 20 kez kuşatılmış ve yalnız bir kere, o da 1204 yılında Enrico Dandolo’nun oyunları sayesinde Latin Haçlılara tarafından düşürülmüştü. Herhangi bir kuşatmada Cenevizliler tarafından da arada denizden yardım, erzak ve asker alabiliyordu. Bizans imparatorları sırrı hâlâ tam olarak bilinmeyen Rum Ateşi fırlatan gemileri sayesinde Marmara Denizi’nde herhangi bir düşman donanmasına terör estirip ikmal yollarını açık tutabiliyordu. İkmal kesilse dahi daha önceki örneklere bakarak Bizans bir kuşatmaya aç kalmadan yıllarca karşı koyardı diyebiliriz.

1453 yılının nisan ayında İstanbul surlarını koruyan 2 bini yabancı olmak üzere 7 bin asker vardı. Surların içindeki halk da 50 bin kişi kadar geliyordu. Savunanlarla alakalı az bilinen bir diğer ilginç rivayet de Bizans imparatorunun paralı askerleri arasında Dorgano olarak çağrılan bir Türk komutan ve 600 kişilik bir Türk birliğinin olmasıdır. Yedikule-Yenikapı arasında deniz kısmını savunan ve son ana kadar imparatora sadık kalan bu askerlerden İstanbul’un Cenevizli cerrahı Nicolo Barbaro’nun anılarına göre hiç kurtulan olmamıştır. Kimi tarihçiler Dorgano’nun bir fetret devri artığı olan Orhan Çelebi olduğunu söyler.


Kaçan asker düşmanı çift görür düsturu uyarınca Osmanlı ordusunun bir savaştaki sayısı farklı kaynaklarda farklı değişiklikler içerir. Hatta fetih sırasında İstanbul’da olan dört farklı kaynak, şehri kuşatan Osmanlı ordusunun sayısı konusunda birbirinden alakasız veriler aktarmıştır. Kapılarındaki askerleri Nicolo Barbaro 160 bin, Kiev Kardinali 200 bin, Midilli Başpiskoposu 300 bin saymıştır. Modern tarih analizlerinde Osmanlıların 50-80 bin arası bir kuşatma ordusu olduğu düşünülüyor. Bunların 10 bini elit yeniçeri olduğundan saldıran Osmanlı ordusu, savunan Bizanslılardan hem sayı hem kalite olarak çok daha ileridedir. Diğer taraftan Osmanlılar 8. yüzyılda şehri 100 bin kişiyle kuşatıp alamayan Müslüman-Arap ordusuna nazaran daha kozmopolitti. Orduda binlerce Hıristiyan bulunuyordu. Hatta bu 80 binlik orduda Sırp Kralı Brakovic’in vergi olarak Fatih’e gönderdiği/kiraladığı 1.500 Hıristiyan Voynuk da vardır.


devamı bi sonraki yazımda..
 

Çevrimdışı Özge

  • Radyo Ailemiz
  • *
  • İleti: 1738
  • Rep 347
  • Cinsiyet: Bayan
  • Takımınız: Fenerbahçe
Ynt: istanbulun fethi
« Yanıtla #1 : Nisan 17, 2016, 02:26:28 ÖS »
 cgp

Çevrimdışı Aysun.

  • *
  • İleti: 1993
  • Rep 98
  • Cinsiyet: Bayan
Ynt: istanbulun fethi
« Yanıtla #2 : Nisan 17, 2016, 02:26:57 ÖS »
 cgp
 

Çevrimdışı вαşκαп

  • Özel Üye
  • *
  • İleti: 20356
  • Rep 1300
Ynt: istanbulun fethi
« Yanıtla #3 : Ekim 15, 2017, 03:13:44 ÖS »
Emeğine Yüreğine Sağlık