Kaynasın ocakta,sevdanın aşı
Sıcak bir çorba,mutlu bir yuva
Buydu bütün derdi, bütün telaşı

Dumanı tütsün, yansın sobası
Yeter ki yetsin, kocasının maaşı…

Hayaller güzeldi, sonsuzdu vaatler
Uzanmayacaktı eli, sıcaktan soğuğa
Saadete ilerlerken; tik tak saatler
Karışacaktı yuvasında çoluğa, çocuğa

Tütsün dumanı, pişsin çorbası
Yeter ki, ölümüne sevsin kocası…

Öylesine yalandı, zindandı şu yalan dünya
Değişse de isimleri aynıydı kaderleri
Ha Ayşe, Ha Fatma,belki Güldünya!
Bir namlunu ucuna, bir işlemeli bıçağa siperdi bedenleri..

Zorla güzelliği arayan, hain zorbalar
Doğmadı bir güneş kadın üstüne
Öksüz kaldı o minicik, masum evlatlar
Kah dayak yedi, kah yumruk gözün üstüne.

Mecburdu dayak,şiddet,zulüm görmeye
Namus deyip çekerdi, namussuzlar tetiği
Mecburdu içinde,kafesten zindan örmeye
Batsın yerin dibine böyle töresi, böyle etiği

Sonu gelmeli artık, bu anlamsız gidişin
Nadide çiçekleri soldurmayalım
Var mıdır mantığı bu çarpık gidişin?
Ömrünü çileyle doldurmayalım.

Kadındı adı, çaresizlikti savaşı
Bir sıcak yuva, mutlu bir hayattı bütün telaşı…