Gönderen Konu: The Black Mirror  (Okunma sayısı 1643 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı İbiter

  • *
  • İleti: 842
  • Rep 830
  • Arkham City
  • Takımınız: GencFB
  • İlişki Durumunuz: Yok
The Black Mirror
« : Aralık 26, 2011, 07:23:51 ÖS »
Nihayet her yönüyle tam bir adventure oyunu piyasaya çıktı da, ben de sonunda özüme dönebildim. Oyunu yüklerken sabırsızlanıp durdum. Hem elimde bir adventure olduğundan hem de The Black Mirror (TBM) hevesle beklediğim bir oyun olduğundan zıp zıp zıpladım. Neyse geyiği bırakıp oyuna geçeyim.
 
 TBM 2 cd�de gelen ve gerek konusu, gerek oynanışı bakımından kelimenin tam manasıyla klasik bir adventure oyunu. Hikayemiz Black Mirror Kalesi�nde yaşayan ve kahramanımız Samuel Gordon�ın dedesi William Gordon�ın fırtınalı bir gecede torununa mektup yazarken esrarengiz bir biçimde ölmesiyle başlıyor. Dedesinin cenazesi için 12 yıl önce terk ettiği ve bir daha asla dönmemeye yemin ettiği İngiltere�ye gelen Samuel, kalede açıklanamaz olayların döndüğünden şüpheleniyor ve dedesinin ölümünde yanıtsız pek çok soru bulduğundan, yıllardır uğramadığı bu yerde kalmaya ve etrafı saran esrarı çözmeye karar veriyor. Dedesinin ölümünü araştırırken içinde bol miktarda kara büyünün bulunduğu tuhaf bir aile geçmişi olduğunu keşfediyor ve karşılaştığı her yeni olay ve birbirini takip eden cinayetler giderek Samuel�in dedesinin intihar etmediği, fakat öldürüldüğü yolundaki şüphelerini güçlendiriyor.
 
 Oyun, tipik bir adventure örneği olarak, karşılaştığımız kişilerle olan diyaloglarımız ve etraftan topladığımız nesneleri çeşitli yerlerde kullanarak ilerleme esasına dayanıyor. Puzzle türünden bir kaç bulmacaya da yer verilmiş olmakla birlikte, temelde ilerleyiş nesne kullanımına dayanıyor. Normalde beyaz olan imlecimiz, aktif bir nesne bulduğumuzda kırmızıya dönüşüyor. Eşyaları toplarken ya da kullanırken farenin sol tuşunu kullanıyoruz ve aldığımız her nesne ekranın altında yer alan inventory�mize ekleniyor. Kimi zaman bir nesnenin üzerinde faremiz kırmızıya dönüştüğü halde onu inventory�mize ekleyemiyor, sadece ne olduğuna dair bir açıklama görüyoruz. Böyle durumlarda eğer fareyi tekrar aynı eşyaya getirdiğimizde kırmızıya dönüşüyorsa, bu, o nesneye ihtiyacımız olduğu ancak onu inventory�mize ekleyebilmek için daha öncesinde yapmamız gereken bir şey olduğu anlamına geliyor. Kimi zaman da farenin sağ tuşuyla nesneye tıklamamız ve ilk bakışta gözükmeyen bir detayı ortaya çıkarmamız gerekiyor. Ayrıca inventory�deki her nesneyi mutlaka sağ tuşla tıklayarak inceleyin. Böylelikle ya bir sonraki adımınıza ilişkin bir ipucu elde edecek ya da o nesnenin içinde olan başka bir nesneyi keşfedeceksiniz. Aslında oyun boyunca Samuel, kendi kendine yaptığı yorumlarla bizi epey yönlendiriyor ama örneğin bir nesnenin içinde bir bıçağın saklı olduğunu keşfedebilmeniz için sağ tuşu kullanmanız şart. Unutmadan söyleyeyim, fareyi ekranın sağ üst köşesine götürdüğünüzde beliren dişlilere tıklayarak ayarlar ve kayıt/yükle menüsününe ulaşabiliyorsunuz. Ve sizi hemen uyarayım, kimi yerlerde yalnış bir hareket yapıp ölme riskiniz olduğundan bol bol kaydedin, sonra çok dövünürsünüz.
 
 Gelelim Black Mirror�ın grafiklerine... Hiç şüphesiz her oyuncunun zevkine göre grafik tercihleri farklıdır ancak TBM tam da benim sevdiğim ve tercih ettiğim türden grafiklere sahip. Üç boyutlu objelerden renderlanmış iki boyutlu arka plan grafikleri, üç boyutlu ve bana göre gayet iyi canlandırılmış karakterler. Yağmurun yağışı, suyun hareketliliği, rüzgar gibi görsel efektler de son derece başarıyla yapılmış. Seslendirmeler büyük bir titizlikle yapılmış ve her ne kadar hikayeyi anlayabilmek için ortanın üstünde bir ingilizce gerekse de, düzgün ve anlaşılabilir bir seslendirme olması da bence önemli bir artı. Oyunda çok fazla bir müzik olmamakla birlikte, kullanıldığı yerlerde ortamla uyum sağlamış ve bütünleşmiş. Yine de insanı havaya sokup olaya kendinizi kaptırmada yetersiz kalıyor.
 
 The Black Miror, oynanabilirlik açısından herkesi tatmin edecektir kesinlikle. Zaten bütün hareketleri farenizin sağ ve sol tuşları ile yaptığınızdan zorlanacak bir şey yok. Yine bana göre oyunun artılarından olan iki husus var. Bunlardan ilki bir mekandan çıkmak için fareyi ekranın sonuna götürüp çıkış imlecini (kapı ikonu) çift tıkladığınızda Samuel�in ekranın sonuna kadar yürümesini beklemek yerine dışarıya çıkabilmeniz. İkincisi ise herhangi bir mekandayken klavyenin TAB tuşuna bastığınızda o ekrandaki bütün çıkışları görebilmeniz. Çünkü bazı sahnelerde gidebileceğiniz birden fazla çıkış olduğunu fark edemeyebiliyorsunuz. Bir başka artı özellik de, ara videoları ya da konuşmaları farenizle tıklayarak geçebilmeniz. Eğer alt yazı kullanarak oynuyorsanız, çoğunlukla karakter konuşmasını bitirmeden çok önce siz alt yazıyı okumuş olduğunuzdan farenizle tıkladığınız da bir sonraki cümleye geçebilmek, sabırsız oyuncuları çok memnun edecek bir özellik.
 
 Oyunun en önemli eksilerinden biri, çok düz bir oyun olması. Çoğunlukla, hatta daima, ilerlemeniz sadece sıradaki hareketi yapabilmenize bağlı. Aynı anda gidebileceğiniz mekanlar hiç bir zaman bir kaç taneden fazla olmuyor. Bir başka hoşlanmadığım özellik, Samuel�in her hareketinizden sonra yaptığı yorumlarla sizi yönlendirmesi ve kafanızı çalıştırmanıza pek fırsat tanımaması. Zaten The Black Mirror fazla zor bir oyun olmadığından dahi yönünüzü ortaya çıkarmanız da pek gerekmiyor ama zaman zaman �Ee tamam ya biz de o kadarını tahmin edebiliyoruz� diye isyan etme ihtiyacı duyuyorsunuz. Konusu itibariyle The Black Mirror, biraz Gabriel Knight�ı çağrıştırsa da asla onun mükemmeliğini yakalayabilen bir oyun değil. Kötü bir oyun hiç değil. Hatta adventure adı altında çıkarılan deli saçmalarını oynadıktan sonra muhteşem bir oyun bile diyebilirim ancak her ne kadar oynarken gerçekten zevk almış olsam da, bir nedenle kendimi kaptırıp saatlerce başından kalkamadığım bir oyun da değil. Eksik olan ne diye sorarsanız, açıkçası bilmiyorum, ancak çok başarılı bir oyun olmakla birlikte insanı sürükleyen bir tarzı da yok.
 
 Sonuç olarak The Black Mirror ilginç konusu, mükemmel grafikleri ve ses efektleri ile her adventure severin mutlaka oynaması gereken bir oyun. Ufak tefek kusurları olsa da �O kadar kusur kadı kızında da olur� deyin ve zevkini çıkarın. Zira gerçek adventure�lar kolay kolay bulunmuyor.
 

 

Related Topics

  Konu / Başlatan Yanıt Son İleti
2 Yanıt
1325 Gösterim
Son İleti Kasım 18, 2016, 12:41:39 ÖS
Gönderen: вαşκαп
2 Yanıt
1982 Gösterim
Son İleti Ekim 22, 2017, 09:56:47 ÖS
Gönderen: вαşκαп
1 Yanıt
1603 Gösterim
Son İleti Ekim 23, 2017, 09:43:14 ÖÖ
Gönderen: вαşκαп