Gönderen Konu: delal ile nela  (Okunma sayısı 386 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Mahmut Çiçekdaği

  • Şair - Yorumcu
  • *
  • İleti: 1048
  • Rep 32
  • Cinsiyet: Bay
  • İLİMDEN ÖNCE EDEBİ ÖGREN
    • Şair Mahmut Baki
    • Ekda
  • Burcum: OĞLAK
  • Takımınız: GALATASARAY
  • İlişki Durumunuz: EVLİ
delal ile nela
« : Haziran 30, 2019, 12:08:52 ÖS »
Delal  ile nela  aşkı
Hayatında tek bildiği denizlere açılmak olan delal Abdi paşanın emri ile Sırp sularına gönderilir. 1876 yılın  mayıs 25 inde Sırp sularına girer. Savaşa ilk defa katılma stresi başlar ne yapacağını şaşırır. Askerlere Sırp sularından kimse çıkmamalı der korumaya başlar. Delal aleksa’nın komutanlığında bir Sırp gemisiyle karşılaşırlar çarpışmaya başlarlar delal in gemisi çok büyük hazar görmesine rağmen bırakmaz kayıp vermesine aleksa’yı püskürtür gemisinin hasarlarını gidermek için mecburi Sırp köyü (Prijepolje) semi pazara sığınırlar halkın karşılamasına memnun olan delal adamlarına inin bir yer bulun halkada zorluk çıkarmayın diye uyarır adamları dört bir tarafa dağılırlar. Delal in en  çok güvendiği cezzar gelir paşam bir yer buldum. bojan  diye bir ihtiyar bize yardımcı olacağını  söylüyor der.Delal  Cezzar’a yanına birkaç kişi al erzakları gemiden indirin bojanın evine götürün der cezzar tam gideceğinde hanede kaç kişi var diye sorar  cezzar paşam kızı  ile yaşıyormuş der  cezzar oradan ayrılır  delal  biran önce bitirip hasarları denize dönmeyi düşünür ve abdi paşanın tayfaları dalabileceklerimi diye telaşlanır  adamların içinde en şaşkın olan hürsel’i görür seslenir çağırır hürsel delal ın sesini duyunca
Hop geldim der  delalin yanına gelir buyur beyin beni çağırdınız der  delal  hürsel git etrafı gez biraz bilgi edin der hürsel beyin nasıl ögreneceğim der delal etrafı dolaş kim ne konuşuyor savaşın son durumunu öğren der  hürsel tamam beyim der gider delal içinden hürsel umarım eline yüzüne bulaştırmazsın  der  cezzar delalin yanına gelir paşam indirdik hasarları onarmaya başladık der ve ekler paşam hürseli göremiyorum der delal hürseli etrafı dinlemesi için gönderdim der cezzar paşam hürseli bilmiyor musunuz bir sakarlık yapar der delal bir şey olmaz derken hürsel sayıklaya sayıklaya gelir dediği anlaşılmıyor delal hürsel hürsel diye seslenir ama hürsel duymaz cezzar hürseli iteleyince hürsel ne iteliyon der cezzar hürsel kendine gel der hürsel geldim ne oldu der delal hürsel ne örgendin der hürsel  hiç bir şey öğrenmedim beyim der bir peri gördüm der delal ne perisi der hürsel sanja diye mırıldanır  delal cezzar al şunu götür bir şeyler taşısın der delal bojanın evine doğru giderken elinde agır  çuvallar taşıyan bir kızı görür yardım için yanına varır yardım edeyim mi der kız siz Osmanlımızsınız der delal evet  Osmanlıyım  gemim hasar gördüğü için köyünüze mejburi sığınmak kaldık der kız elndeki çuvalı verir delal adınız denir diye sorar kız nela der nela senin adın ne der ama delal nelaya bakmaktan bir şey duyamaz  nela size diyorum der adınız ne der delal de de delal diye zorla ismini söyler  içinden hürsele benzedim der gülümser bojanın evine gelince delal siz bojanın kızımısınız der nela evet  der Delal dalar gider içriden bojan gelir niye kapıda beklersiniz girsenize içeriye derken kızı nelayı görür kızım musafiri içeriye davet etsene der delal irkilir banamı dediniz der bojan komutan havamı çarptı der delal içinden havamı yoksa başka birşeymi anlamadım aklına birden hürsel gelir gülümser hay hürsel sana gülerken bende senin gibi oldum der  içeriye girer delal  bir Hıristiyan  evi beklerken sanki köyünde kendi evine girer gibi hissetti delal bojan a dönerek müslüman mısınız der bojan evet   ne oldu diye sorar delal br Hıristiyan bekliyordum  diye cevap verir bojan gülümseyerek doğru yanılabilirsiniz  köyümüzde hıristiyanda var ama biz birbirimize alıştık bana herkes bojan diye sesleniyorlar bende bojan ismine alıştım  ben bu köye 1862 yılında yerleştim bir deniz korsanını yakalamak için peşine düştüm  yakaladım bu köyde sonra burada kaldım  asıl adım Mehmet Raşit edirnede demircilik yapıyordum sonra beni askere çagırdılar denizci olarak yapıyordum ve işte buradayım der  sen nerelisin der delal Konyalıyım  diye cevap verir  delalin gözleri bojanın kızı nela dadır bjan fark eder ama belli etmez  bojan söyle bakalım komutan bekliyenin varmı der delal hayır kimsem yok bir anam birde ben başka kimsemiz yok  diye cevap verir bu esnada nela bu cevabı duyunca gülümser sanki bojan kızının gönlüne su dökmüştü bojan şu işleri bitirelim köyümüzdeki ileri gelen insanlarla tanıştırayım çok seveceğinizden eminim der delal başını salayarak tamam dercesine cevap verir  gemiden tüm yükler inmiştir hürsel ile  deli Ragıp gelirler hürsel konuşacağında deli rağıp  söze  girer komutanım gemide bir şey kalmadı gemiyi karaya çıkardık der selam verir geri döner giderken hürsel ulan deli hemen gidiyorsun şurada karnımızı doyursak der deli Ragıp de hele yürü işimiz çok yemek sırası değil der hürseli iteleyerek götürürken bojan kızına dönerek nela sofrayı hazırla komutan sizde adamlarınızı çağırın der  delal hürsele  dönerek istediğin oldu hürsel git adamları çağır gelsin der hürsel koşmaya başlar gemiye vardığında herkes yorulmuş oturuyorlar İstanbullu Sami onbaşı hürsel hiç yorulmamışsın şu yükleri bir yüklen hele der hürsel Sami onbaşı  bırak yükü yemek yemek  bojan yemek hazırlamış bizi bekliyor der yunus çavuş helal hürsel ilk defa düzgün bir iş yaptın der hürsel çok konuşmayın ben gidiyoruz sizde gelin der oradan ayrılır Sami onbaşı hürselden bize bir şey kalmaz bırakın biran önce gidelim der Sami onbaşı  istanbulda mümeyyizdir (katibin yaptığı işleri kontrol eden ) askere çağırınca onbaşı olmuş yunus çavuş da askere gelmeden önce değirmende un öğütürmüş babası Halil çavuş babası askerde çavuşluk yaparken dünyaya gelmiş babası Halil çavuş Rus savasında 1789 yılında vefat edince anası Zehra hatun yunus çavuş deyince öyle kalmış bileği bükülmeyen biridir deli rağıp la büyümüştür Antalya da deli Ragıp çok uğraşmıştır askere gitmek için ama ayağının biri kısa diye almamışlardır deli Ragıp almazsanız almayın diyerek tüfeği omuzlanır dağa çıkar eşkıyalık yapmaya başlar Müslümanlara bir şey yapmaz Hıristiyanların malını erzaklarını alır Osmanlı askerlere verir namı deli rağıp diye tüm ülkeye yayılır derken savaş başlamıştır İstanbul’a gider istanbulda delal ın gemisini görür gönüllü tayfa arıyorlardır önce ismini yazdırır olmaz cevabını alınca gizlice girmek ister ama delal görür sen kimsin der deli rağıp antalyadan Ragıp der delal antalyada ne yapıyordun der rağıp hamaldım diye cevap verir delal bu ayakla ne yapabilirsin der deli rağıp ne iş verirseniz der delal tamam geç bakalım der deli rağıp gülümser delala sırp gemilerini Osmanlı sınırına geçirmeme emri gelince kendilerini (Prijepolje )semi pazarda bulurlar  delal aklında abdi paşa vardır savaş ne yöne gidiyor diye ama yüreğinde nela delal bir hızla  kalkar  konuşmaya başlar yiğitlerim bian önce gemiyi tamir etmeliyiz vatan bizi ekler der önce hürsel ALLAHÜ EKBER der sonra bir agızdan  haykırırlar ALLAHÜ EKBER diye bojanın özleri yaşarır helal olsun yediğiniz yemekler der bojan köy haklıda sizi yardım eder der sabah konuşuruz bir olup gemiyi tamir ederiz der delal içinden derin bir oooh çeker İçeriye elinde kahve ile nela girer  delalın birden dünyası değişir  gözlerini neladan alamaz  bojan komutan kahveyi iç sonra yatsı namazına camiye gideriz orada birkaç kişi ile tanışırız eksik erzakları  aletleri hazırlar sabah olunca detaylı konuşruz der  kahveyi içerler tam giderken arkalarından bir ses duyarla bojan bojan diye  bojan bakar komşusu drakan dır bojan  hayırdır komşu birşeymi oldu camiye gidiyoruz der drakan yanındaki Osmanlı askeri değimli der bojan evet der gemileri hasar görünce bizim köye sığınmışlar der bojan delala dönerek bu drakan köyün en itibar sahiplerinden bir Hıristiyan ama Osmanlıyı çok sever der delal sevinir söze girer adım delal der  drakan komutan hoş geldiniz  drakan bojana dönerek yapacagım birey var mı dr bojan sabah konuşalım namaz geçiyor diye drakanın yanından ayrılırlar namazı kılarlar camiden çıkarken delal drakanı görür bojan bu namazdan önce konuştuğun kişi değimli der bojan bakar evet komutan bu drakan
Yanına varırlar  bojan ne oldu drakan niye eve gitmedin der drakan sizi bekliyordum konuşmak için bojan  sabah konuşacagız dedim ya drakan sabahı bekleyemedim yatacak yerleri varmı karnıları açmı onun için bekledim der delal  gülümsedi drakan delala bakarak komutan ne oldu gülümsüyorsun dedi delal yaptığınız biz Müslümanların yapması gerekenler der  bojan teşekkür ederek ayrılırlar yolda karşılarına uzub boylu yüzü solmuş bıyığı azgına girmiş gözlerinde şer akan biriyle karşılaşırlar delal bojana dönerek bu  suratsız herif kim der bojan köyümüzün müslümanın yüz karası  birtürlü kurtulamadık der delal adı nedir bunun bojan Osman kendine karaosman diyor ama yakışıyor yüreği yüzü kara  aslında zift demesi gerek der delal niye böyle konuşuyorsun  diye sorunca bojan bu insan müsvettesi kızıma yangın  köyde kaç kişiyi şikayet etti Sırplara  Sırplar alıp gidiyor geri gelmiyorlar b insan kılıklı Sırpların köpeği der delal desene tam bir bela  diyerek yola devam ederler karaosman bojan görünce başını sallayarak güler delal hey ne oldu başını sallıyorsun der  karaosman yok bir şey der delal nerelisin der karaosman istabulluyum der delak devam eder konuşmaya askerliğini yaptın mı diye sorunca karaosman hayır ne askerliği deyince  delal da başını sallar bojana dönerek yolumuza devam edelim- der  eve varınca delal  deli ragıbı çagırır  Ragıp gel buyaraya deli Ragıp emret komutanım diye selam durur   delal  kara Osman  diye biri var onu al gel  der  deli Ragıp bojana  kim dercesine bakar bojan  ben size göstereyimde komutan ne oldu ne yapacaksın diye sorar  bir şey yok konuşacagım bir işim var der ve deli  Ragıp tez gitgel gelmezse zorla getir diye son sözü söylerler bojanla deli Ragıp çıkarlar bojan önce kahveye bir bakalım der deli Ragıp  burada kahve varmı şaşırarak sorar bojan var der kahveye varırlar karaosman oturuyor yanında  bela tiplerle konuşuyorlar  bojan kahveci  hacı veliye bakarak hacı ne oluyor bu kara denen kendi gibilerini doldurmuş der  bojanın yanına bir adam gelir selam diyerek söze karışır bojan  akşamdan beri bu kara denenle uğraşıyoruz  bolan ne oldu dimitar  ne yapıyorlar  dimitar milletten para istiyorlar der deli Ragıp durun hele şimdi anlarız der ve karaosmanın yanına gider deli Ragıp önce selam verir   selamün aleyküm diyerek söze başlar ama kara Osman pişkin pişkin ne istiyorsun  neye sesini yükseltince deli Ragıp yumruğunu sıkar  ama bir şey etmeden konuşmasına devam eder seni komutan çagırıyor diye söyler kara Osman git komutanına söyle o buraya gelsin diyerek ayak ayak üstüne atar  deli Ragıp iyice sinirlenir kara osmanın ayagına vurur kara Osman ayaga kalkınca deli Ragıp bir tokat vurarak  veri öptürür  çok konuşma düş önüme der kara osmanın yanındaki adamlar ayaga kalkınca deli Ragıp  Osmanlı tokadını isteyen varsa gelsin deyince hepsi otururlar  dimitar bak analar ne koç doğuruyor der bojan   deli ragıpa hadi gidelim komutan bekler derler yola koyulurlar  delalın yanına varınca  delal hürseli çagırır hürsel gel buraya diye bagırır hürsel buyur bey  ay  komutanım diye cevap verir delal al şu kara Osman deneni üstüne asker kıyafeti verin ve etrafı köyün her yerini temizlesin başından ayrılma bir şey dewrse ver falakayı der kara Osman ne diyorsun komutan burası sırp burda askerlik olma diye konuşur delal Osmanlının olduğu heryerde askerlik olur götürün şunu elimde kalmadan der  hürsel alıp giderken her taraf temiz olacak   diye söylenir  kara Osman giderken delala bir bakarki hürsel birden çeilir  deli Ragıp hürsel ne oldu korktunmu diye sorunca hürsel biz ancak Allahtan korkarız ne korkmazı  bu herifin bakışında şerr akıyorda çekindin böyle kişiler pislik atmaktan geri kalmaz der deli Ragıp gülümser onlar atsın biz temizleriz der  kara osmanı götür hürsel   deli Ragıp düşünmeye başlar    nena deli ragıbı görünce ne oldu  bey sorar deli Ragıp  birsey  yok diye cevap verir   ama nen bir şeyy olacagını sezercesine başını sallayarak gider   delal  hürseli çağıracagın da  bir grup gelirler kara osmanı serbest bırakın derler delal  gür bir sesle siz kimsiniz de bana emir veriyorsunuz der  içlerinde  hep leş belalısı çakal bimo karaosmanı serbest bırakmazsanız biz karışmayız deyince deli Ragıp bir adım öne gelirve bir tokat vururki çakal bimo yere düşünce hepsi bir adım geri çekilirler
Hürsel siz Osmanlı komutanı tehdit ederseniz ha gitmezseniz kelleriniz gidecek bunu iyi belleyin der
Çakal bimoyu sansar ılaz kaldırır bimo buradan gidelim tekrar geliriz kim olduğumuzxu gösteririz der çakal bimo tamam ılaz toplanın gidelim der giderken çakal bimo bu burada bitmedi der  hürsel biz buradayız gelebilirsiniz musafirlerimizi iyi agırlarız der  nena delalın gözlerine bir bakarki delalın sanki yüreği deliniyor du delal deli ragıbı çagırarak evin etrafına nöbetçi ekle fazlaca bunların ne yapacağı belli olmaz der deli rağıp yanına beş altı adam alır evin etrafına götürür  bojan delalı öksürerek yanına çagırırır bojan bu çakal la sansar rahat durmaz komutan bir şeyler yaparlar yakında kokusu çıkar der  delal bojan siz gidin rahat uyuyun biz nöbetteyiz der bojan gider evine ama içi hiç rahat değildir  sabah kalktıklarında kapıyı biri öyle vuruyorki sanki kapı yıkılacak ve bojan diye bagırıyor   titrek bir sesle  bojan dur vurma kapıya geliyorum kimsiz diye sorar kapıyı vurar ben hanan   çabuk gel bojan der bojan aceli bir çekilde kapıyı açar hananın eli yüzü is  elbiseleri yanık bir halde bojan ne oldu hanan diye sorar dimitra nın  evi ve birkaç ev yandı birileri içeriye ateş atmışlar   evler önemli değil dimitra nın kızı yangında yanmış  deyince bojanın başından aşagıya su dökülürcesice terlemeye başlar oldugu yere yıkılır  zorla vah dimitra diye ses çıkarır  bojan komutan diye bağırır delal ne oldu bojan der bojan gel he  neler olmuş  diye cevap verir delal bojanın yanına gelince  komutan dimitranın kızı evini yakmışlar der hanan söze karışır  dimitra nın evinin orada çakal bimo ile sansar ılazı görmüşler der delal    çakal bimoyu araması için deli rağıbı çağırır  deli ragıp gelir emredin komutanım diye selam durur delal  deli rağıp yanına üç beş kişide aşl çakal  ile sansar denen kişileri bulun bana getirin  der deli rağıp bir şey sorarcaktı komutan delalın yüzündeki ifadeyi görünce bıraktı  ama sustu  sessizce ayrıldı  yanına üç kişi alarak  çaakal ve sancarı aramaya çıktı   köyü gezdi yoktu bulamadı kçyün çıkışında bir küçük ev vardı  evin  kapısını çaldı sıska  bir adam çıktı buyurun  de ragıp biz çakal ve sansar diye birini arıyoruz dedi adam onlar benden uzak dursun dedi ama deli ragıp adamın halinden şüpelendi kusura bakmayınız dedi  ayrıldı  adamlarına evi kuşaldın işareti yaptılar  çakal ve sansar bir kuyudan çıkarken ragıpla göz göze geldiler  deli ragıbın üzerine saldırdılar ama  adamları çakal ve sansarı öldürdüler  ragıp evin sahibine dönerek  alın bunu dedi   vardılar delalın huzuruna delal çakal ile sansar nerede dedi deli rağıp  olanları anlattı  delal kara osmanı getirin dedi asker selam vererek durdu komutanın kara osman kaçmış dedi  delal gidin nelayı gözetin dedi  ama içeriye bojan girdi komutan komutan diye bağırarak  delal dur bojan sakin ol bir anlat dedi bojan durdu soluk aldı nela yok dedi  delal toplanın hazırlanın diye emir verdi   tutuklu adama dönerek sen söyle bakalım kara mi siyah mı  o nerede dedi adam delal ın gözlerine baktı dağda bir magra var onun yanında küçük bir oyuk gibi bir yer var orada olabilir dedi  çıktılar dağa baktılar ama kara osman hiçbir yerde yoktu  tam dağdan imecekken  hürsel bir dal parçası bulur ve sessiz olun işareti yapar  delal hürselin yanına gelerek ne oldu hürsel diye sorar hürsel dal parçasını gösterir  delal e ne olmuş der hürsel kara osman burada bey der delal bekleme işareti yapar deli rağıp etrafı izlemeye başlar ileride bir taş parçasının yanında birikmiş otları görür  adamlarına orayı gösterir  otu çevrilirler kkara osman delal ı ve askerleri görünce ortaya çıkar  elinde bir bıçakla durun yoksa nela ölür der  delal duru diye işaret eder delak kara ne istiyorsun der kara osman buradan gitmek der   lafını bitirmeden deli ragıp arkadan kılıcını saplar  ve otları açınca nelayı görür elini ayağını çözer  delalı çağırır komutanım nela burda diye bağırır  delal gelir ve nelayı alır bojana götrürür  bojan kız<ı nelaya bakar ve elini tutar elini delala teslim eder  delala dönerek kızımı al gidin buradan der  delal deli rağıba dönerek hazırlanın gidiyoruz der  hürsel bey ben kalsam der ve sözüne deli raıpda katılır komutanım ben de kalsam der  delal tamam dercesine gözlerini yumar halil çavuşu çağırır  hazırlıkları hızlandırın der  bojan  sessiz durunca delal bojan ne oldu sessizsin der komutan kara osmandan korkuyorum der
 Bojan artık bitti der  rahat ol der ama bojanın içi rahat değildir  hazırlıklar biter gemi  hazırşanır denize açılırlar  bojan gözden kayboluncaya kadar bakarlar  bojan gemi gözden kaybolunca önce tüm gücüyle bir oh çeker olduğu yere çöker  tamam dua edeceği sırada bojanı adamlar çevirir
Karşısında kara osmanı  ve veliboru görür    karaosman Osmanlılar nerede diye sorar boja bir şey demez  veibor etrafı gezer  gemi  izlerini görür  kara osmana seslenir    kara osman gelir  velibor gemi ile kaçmışlar der kara osman bojana dönerek kızındamı gitti der bojan bir şey demez kara osman kılıcını çeker bojanın kalbine saplar velibor bir gemi bulur delalın peşine düşerler
 Kara osman ne yaptıysa bir türlü bulamaz  velibora istanbula gidelim onları orada sıkıştırız der  istanbula inerler veliboru marya görür  belibora sorar ne arıyorsun istanbulda der velibor birini arıyoruz der marya dün gelen gemidemi der velibor kim geldi der delal komutan birde bizim oradan bir kız vardı der velibor maryanın elini tutar karaosmana götürür  karaosman marya yı görünce velibora ne oldu velibor der velibor maryanın anlatacağı var der
Marya dün bir gemi geldi delal komutan ve bizim oradan bir kız der karra osman nela der karaosman onları nasıl bulabiliriz der marya size edin  yardım eder kara osaman kim bu edin der velibor   bizim oara demirci ivan varya işte onun oğlu der karaosman tamam götür bakalım der
Marya bir hana götürür  marya edin diye seslendirir şişman üstü başı yağlı piskokulu biri gelir ne oldu marya der karaosman edin diye birini arıyoruz der adam buyurun benim der karaosman önce birazçaşırır sonra kendine gelir  biz delal komutan diye birini arıyorum der  edin  delal ne olmuş komutana der karaosman bir kız kaçırdı onun için bulmamız gerekli  edin o şuan   saraydadır akşamüzeri çıkarlar  namaza camide olurlar der karaosman sen bizi camiye götüt der edin maryaya bakar marya başını sallar edin tamam der önce oturun karnızı doyurun der karaosman tamam der oturlar yemeği yerler akşam olur edin hadin gidelim camiye  der varırlar camiye karaosman ile velibor ayrılırlar karaosman  delalı görür velibora  işaret eder  velibor iç kişiyi delalın yanına gönderir  safa geçecekleri sırada bir asker selam vererek durur komutanın Rüstem paşa sizi çağırıyor acilmiş der delal namazdan sonra gideriz der asker komutanım hemen gelsin diyor  delal tamam bari gidelim der delal Rüstem paşanın yanına selam vererek girer buyurun paşam beni çağırmışsınız acilmiş beni  Rüstem paşa delal otur bakalım der  Rüstem paşa bir haber geldi karaosman diye biri istanbula girmiş seni arıyormuş akşam ezanında camide tuzak kuracakmış der delal  paşam teşekkür ederim  delal bu karaosman sırpda zulüm eden bir kişi nelanın peşinden gelmiştir der   delal  selam vererek çıkar halil çavuşu çağırır hemen adamları topla der  halil çavuş selam verir  adamlarını toplar hazır vaziyette bekler  halil çavuş  bir adam gönderir karaosmanın yerini öğrenmesi için delal halil çavuşa  hadin gidiyoruz der  halil  selam verir atalara binerler tam gideceklerinde halil çavuşun adamı gelir kulağına bir şey söyler delal çavuş ne oldu der halil çavuş karaosmanın yerini bulduk komutanım der delal nerdeymiş  der  halil çavuş hancı edinin yanındaymış der delal hadin bakalım şu karaosmanı yakalayalım der  askerler hana gelir edine karaosman nerede der edin sizi dün akşam ezanında camide göreceklerdi ama siz  gidinde komutan onlarda gitti marya ile der delal kim bu marya der edin cafer beyin bakıcısı der delal  ha tanıdım  delal cafer beye bir selam verelim der varırlar cafer beyin evine cafer bey delalı görünce nereden esti bu rüzğar komutan der delal selam verir cafer bey biz maryayı arıyoruz der cafer bey buğum yanında ikitane suratsız adamlar vardı ikigün izin aldı gitti der  delal nereye gidebilir biliyormusunuz der cafer bey ne oldu komutan der delal cafer bey sonra anlatırım nereye gitmiş olabilirler  cafer bey  bir arkadaşı vardı onun gibi sırp dajana isminde  balkhanenin oralarında kalıyormuş der delal selam vererek oradan ayrılırlar  delal  halil çavuşakim bu dajana bir öğrenin der halil çavuş bir adamına işaret eder gönderir  delal bizde şu balıkhaneye gidelim bir tanıyan vardır der  varırlar balıkhaneye delal  birkaç kişiye sorar dajana yı yılan gibi zehirli biri der  arkasında kasap naci diye biri var balıkhanin belaları der  halil çavuşun saldığı adam gelir kulağına bir şey söyler delal kulağını bırak direk söyle der adam  dajana sırpda çakal bimonun eski karısıymış der  delal demek o soysuzun ha der  şu kasap denenin yerini bulalım der halil çavuş  hancı edinin evin yanında komtanım der  delal habi bakalım umarım şimdi yakalarız der  varırlar kasap nacinin evine delal kasap naci dajana nerede der kasap naci içeride ne oldu der delal çağır bakalım bir  ona soracaklarım var  dajana çıkar ne var komutan der delal  karaosmanı soracakken  komutan hiç uğraşma sen önce bimonun hesabını  ver der delal verecek hesabım yok ama senin verecek hesabın var der kasap naci hayırdır komutan bir şey varsa bana de kadınıma değil der  delal kasap naci karaosmanı arıyoruz söyle bakalım yerini der  kim bilmiyorum  halil çavuş askerlere bir göz işaret etti hepsi silahları çektiler kasap naci delal komutan silahları indirt bizde  devletimin askerine silah çekmeyiz sıkmayız  sizin dediğinizi  bilmem ama marya  ile drugi adlı gemiye bindiler der  delal çavuş bunlar kaçacak der   delal biran önce yakalayım der tamam ata bineceklerinde bir asker gelir komutanım evinize saldırı yaptılar nelayı kurtalamadık der  delal  karaosman diye bağırır  vardılarında limandan gemi kalkmış bir gemi bulup peşine düşerler ama yakalayamazlar karaosmanı kaybederler delal Prijepolje )semi pazarda yakalarız der varırlar Prijepolje )semi pazarına karaosman beklemektedir delalı karaosman gel bakalım komutan şimdi konuşma sırası bende der delal biz köpeklerin dilinden anlamayız onları havlatrmayız dişlerini döker canını alırız der  karaosman velibora ipi hazırlamasını söyler   karaosman seyret bakalım komutan der birkaç kişiyi asar ve nelayı getirmelerini  söyler nela getirince delal  nelaya korkma diye gözlerini yumar nela karaosmana ne yapacaksan yap havlama der karaosman komutanın yanında duralı sesin çıkmaya başlamıştır der halil çavuş adamlarına işaret yapar nelaya ip geçmeye başlayınca silahlar sıkılır  delal nelaya doğru koşar ama nelaya kurşun gelmiştir delalın kucağında canını verir  delal nelayı oraya bırakır  karaosman diye bağırır halil çavuş karaosmanın delala doğru birkaç adamla gittiğini görür  karaosmana doğru koşmaya başlar ama geç kalmıştır karaosman silahını ateşlemiştir delalın göğsünü telip geçmiştir halil çavuşta silahını sıkar karaosmanın alnından vurur velibor karaosmanın düştüğünü görünce korkar ama halil çavuşa doğru silahını doğrudur ama oda bir kurşunla yıkılır  geriye birkaç kişi kalır marya halil çavuş ve iki üç asker  halil çavuş  nelanın  yanına vardığında  elinde  delalın elbisesindeki yıldızyla  öldüğünü görür  delal  halil çavuşa halil çavuş nela nasıl der halil çavuş bir müddet birşey söyleyemez  sonra iç çekerek yıldız gibi parlıyor der  delal öldüğünü anlar  ve koşar nelalın yanına kucağına alır ve son gücü ile bagırır nela diye sanki yer titremeye başlar kara osmanın adamları  birden duraklar  ve ardından ses doğru bir hıçımla gitmeye başlarlar  halil çavuş kara osmanın adamlarını görünce önce delal kuçaklar ama delalın gitmeye niyeti yoktur marya halil çavuş geliyorlar birşey yap der ama nafile elinden gelen birşey yok  gelecekleri varsa görecekleri  vardır der eline  kılıncını alır beklemeye başlar  kara osmanın  adamı çolak vigor ateş eder maryayı vurur  marya yere düşüer halil çavuş  iyice hiddetlenir allahüekber nidasıyla saldırmaya bsaşlar  çolak  vigor ateşama halil çavuşun sol kolundan vurur halil çavuş  bir kaç adamı kılınçtan geçirir halil çavuşun bu halini gören delal halil çavuşa yardıma koşar   bir kaç kişiyi  elleriyle yıktıktan sonra halil çavuşaun yanına varır halil çavuş bey tamam zamanında geldin bu melunler kudurmuş der delal  ses çıkarmaz  çolak vigor bir kaç adamını da salar delal  ve halil çavuşun üstüne  ardından çolak vigor nelanın yanına varır   nelayı kucaklar ve kara osmanın cesetinin yanına götürmeye başlar delal çolak vigoru görür ona doğru koşmaya başlar  tam çolak vigorun buğazını tutar arkasından bir sıcaklık hisseder ama bırakmaz  iyice acımaya başlar başını eğdidiğinde arkadan  bir bıçak yediğini anlar yere yığılır   düşmesine ragmen çolak vigorun boğazını bırakmaz  çolak  elinden nelayı bırakır boğazını kurtarmaya çalışır  beceremez adamına göz işaretiyle kolunu kesmesini söyler ve adamı delanın kolunu keser  kurtulunca bir kılınç darbesiyle delalı oracıkta canını alır halil çavuş delalın nelanın üstüne düştüğünü görünce  bağırır  hey çolak gavuru senin kelleni koparmak bana kaldı der ve  koşar  onun bu halini gören marya  dur halil çavuş dur der ama halil çavuş durmaz çolak vigorun  üzerine yaralı bir aslan gibi atlar  elindeki kıloıncı boğazına saplar  ve ooh diye iç çeker ardından yere düşrer elini karnını tuttuğunda kılıncı hisseder   maryanın bağırmasıyla  çolak vigorun üstüne yığılır halil çavuş  marya  yarı sürünerek  halil çavuşun yanına gelir  önce yüzünü temizler sonra nela ile delalı  yanyana yatırr ellerini tuturur  yanlarına halil çavuşu yatırır  sonra bojan  gelir etrafa bir bakar bu katliam der maryayı görünce  nrla nela der mareya sadece işaretle gösterir bojan önce ağlar sonra gözyaşını siler  yaklaşır el ele tutuştuklarını görünce delalı gün batıma ve nelayı da gün doğumuna doğru gömer halil çavuşuıda ortalarına gömer  marya  önce bir anlam veremez sonra delanın mezarında  bir güneş  işareini ve nelalında yıldız işaretini görünce   şöyle der siz bu dünyada buluşamadınız  her güneş ve ay çıktığında burada halil çavuşla birleşinder

Her insan değerlidir değersiz insan yoktur değerini bilmeyen ve kaybeden insan vardır
mahmut çiçekdağı

Şair ve Şiir e önem veren Türkiyenin Şiir Radyosu Şiir Fm 10 Yaşında
Şiirlerinizin hayat bulduğu Türkiye'nin ilk sesli Şiir video sitesi ŞiirTube