ISPARTA ŞARKİKARAAĞAÇ KARAYAKAKÖYÜNDE GEÇEN BİR AŞK HİKAYE DENEMEM UMARIM BEGENİRSİNİZ BİR KAÇ YERİNDE HATAM OLABİLİR KUSURAMA BAKMAYINIZ
İKAFET İLE GÖKLEN AŞKI
KARAYAKAHÖYÜKTE BİR AŞK HİKÂYESİ
GÖKLEN İLE İKAFET
Eyüp beyin oğlu doğan bey atla Beyşehir gölünü gezerken karayaka höyüğe uğrar biraz oturayım din-leneyim diyerek bir kapıyı çalar kapıyı bir ihtiyar açar doğan bey selam vererek biraz dinlenmek için Allah misafiri olduğunu söyler ihtiyar içeri davet eder içeriye girerler ihtiyar su verir oturacağı yerini gösterir hacı veli dayı diye biri bağırır ve kapıyı tekmeler kapıyı açınca bir çocuk gözleri yaşlı halde içini çekerek hacı veli dayı koş der hacı veli dur bir soluklan gözünü sil de ne olduğunu anlat der çocuk babam babam der başka bir şey diyemez hacı veli bir şey oldu der dur bir bekle diyerek doğan beye oğul sen otur ben bir bakıp geleyim der çocuğu alarak giderler doğan bey tek başına kalmıştır etrafı gezerken kapı açılır bir kız içeri girer doğan bey çağırır oracıkta kalır kilitlenir kız kimsiniz baba’mım bekliyorsunuz der doğan bey bir müddet kaldıktan sonra evet babanızı bekliyorum bir çocukla gitti der tamam siz oturun der içeriye girer doğan bey şaşkınlıkla oturamaz oracıkta kalır aradan bir zaman geçtikten sonra hacı veli gelir oğul kusura bakma der o çocuğun babası hastanmış garibimde korkmuş babasına bir şey oldu diye abisi yokmuş sen kimsin kimlerdensin der tam ben Eyüp beyin oğlu doğan beyim diyecekti havcı velinin kızı gelir baba hoş geldin sofrayı hazırlayım mı der hacı veli hazırla ikafetim der doğan bey e dönerek bir şey diyordun söyle bakalım der doğan bey yolumu kaybettim karaağaca gidecektim der hacı veli önce karını doyur da sonra gidersin der doğan bey yok hava kararmadan ben gideyim der atına atlar uzaklaşır ama aklı orada kalır konağa verince babasına telaşlı beni eversene baba der Eyüp bey dur destur ne bu acelen bir kendine gel der doğan bey olanları bir bir anlatır Eyüp bey karısı afifeye dönerek oğlun evlenme zamanı geldi galiba yarın hayırlısı ile gider bir görürüz der doğan bey yarını telaşlı beklemeye başlar sabah erkenden kalkarlar karayaka höyüğe doğru doğan beyin kalbi hızlı atar atını hızlı bir şekilde sürer Eyüp beyden önce eve varır kapıyı çalar hacı veli doğan beyi görünce hayırdır oğul bir şeymiş unuttun der doğan bey bir şey diyemeden Eyüp bey gelir hacı veli tanır Eyüp beyi hacı veli buyur bey diyerek içeri davet ederler eyüp bey bu benim oğlum doğan diyerek söze başlar hacı veli den kızını ister hacı veli karısını çağırır hatça gı hatça diye bağırır karısı ne oldu bağırıyorsun adımı ezberliyonmu der hacı veli sen bi gel der karısı Hatice içeriye girer beyi görünce hoş geldiniz der buyur hacı ne oldu der hacı veli bey kızımızı istemeye gelmiş otur bi hele der ne dersin der Hatice ne diyeyim der bilmem kıza sormak lazım der hacı veli kızını çağırır kızına dönerek kızım bey seni oğluna istiyor ne dersin der kızı biraz üzgün sesle bilmem der hacı veli karısına dönerek bir kızınla konuş der ikisde içeriye girerler konuşur çıkarlar hacı veli karı ne oldu der Hatice hacı velin kulağına eğilerek bir şey söyler Eyüp bey ne oldu hacı veli der hacı veli kızın bir sevdiği varmış der doğan bey kimmiş o der eyüp bey kalkar tamam oğul yol gözüktü der ama doğan bey bunu yediremez kendine sesizce çıkar gider hacı veli karısına dönerek hatca bu oğlanın gidişi hiç hayıra alemet değil der eyip bey konağa varınca oğluna dönerek bir beye yakışmaz der uzak durma-sını tembihler doğan bey bir şey demeden gider kahyasını çağırır hacı velinin kızını kime aşık olduğunu öğrenmesini söyler kahya ya biran önce gitmesini tembihler kahya yanına birkaç kişi alarak karayakahüyüğe varırlar soar soruşturur konağa döner doğan bey bekmelektedir kahyaya dönerek ne öğrendin kahya köyün yaşılarından saçıkara osmanın oğlu göklen miş bey der doğanbey sinir sinir değneği vurur bacagına kahya ya dönerek birkaç adam al getir bakalım bu gökleni der kahya yanına birkaç kişiyi alır gider gökleni alır gelir doğan bey aşkından vaz geçmesini yoksa kellesini alacağını söyler gölken yürekte olmayacaksa sevdiğim ikabetim al kellemi der doğam bey iyice hiddetlenir kahyasına bunu alın götürtün der kahya alır götürür karayakahöyüğün yakınlarında gökleni falakaya yatırıp salarlar kahya konağa dönerek doğan beye anlatır falakaya yatırdığını doğanbey gidin konuşun hacıveliyle saçıkara osmanla vaz geçip kızı vermelerini vaz geçmezlerse giriş çıkışları kapatın Beyşehir gölünü kesin der kahya yanına birkaç kişi alarak karayakahöyüğe gider hacı veli ile saçıkara osmanı meydana getittir ve yüksek sesle doğan beyin söylediklerini anlatır ya kızı verirsiniz ya ceremesine katlanırsınız der hacı veli ile saçıkara Osman ikiside olmaz der kahya adamlara dönerek giriş çıkışlar kapatılsın Beyşehir gölün suyu kesilsin der doğan beye anlatır doğan bey kahyaya gönerek Beyşehir gölşün kenarlarına zehirli yılan koymasını söyler kahya beyşehirin kenarına zehirli yılanları koyar gölden su içmek için gelenler bir bir ölür ihtiyarlar toplanıp eyüp beye haber salmalarını karar verirler bir haberci ile mektup yollarlar ama mektubu eyüp beye veremeden kahya alır doğan beye verir doğan bey karayakahöyüğün etrafına dikenli çalılar ağaçlar diktilir doğanbey tekrar haber salar kahya ile ihtiyarlar ne diyeceklerini bilmezlerhacıveli sabah ola harola kahya sabah veririz kararımızı der kahyayı gönderir kahya konağa döner doğan bey beklemektedir doğan bey bağırır kahya ya kahya kahya ne oldu anlatsana der kahya bir şey demez yanına gelince olup bitenleri anlatır dogan bey yarın sabah olsun bakalım eğer hayır derlerse köyde ne kadar hayvan varsa hepsini alın yada öldürün der kahya gidince hacı veli saçıkara Osman düşünürler ne yapacaklarını hacıveli konyaya gidin orda bir tanıdık var o sizi bir süre saklar ortalık durulunca geri gelirsiniz der saçıkara osmanında aklına yatar tamam gitsinler der gölken ile ifakette tamam der yolluk hazırlanır hacı veli bir mektup yazar sonra kızına dönerek ifaket bunu kara eşref amcana ver der ikafet babasına sarılır aglar ve tamam buba der kahya sabah köye gelir ve herkesi toplar düşündünüzmü ne kararınız der hacıveli kahya beyine söyle gölken ile ikafet kaçmışlar diye kahya adamlarına dönerek hadi durmayın ne kadar hayvan varsa alın karşı çkan olursa acımayın hayvanı öldürün der hacı veli yapmayın yazıktır günahtır der ama kahya duymaz adamlara dönerek başlayın der adamlar önce hacı velinin hayvanlarını alırlarve köydeki hayvanların çoğunu öldürüp giderler kahya konağa varınca doğanbey kahya ya bakarak hayırmı dediler der kahya beyim hayır demediler ama kaçırmışlar der dogan bey nereye kaçabilirler der kahya bey konyaya kaçmasınlar der doğan bey doğru konyaya kaçmışlardır der kahyaya dönerek konyaya git karaman oğlu Mehmet kasım beye git olup bitenleri anlat sana bulmanda yardımcı olur der ve kahyayı gönderir kahya konyaya karamanoğlu Mehmet kasımın beyin konagına varır beyi görecektim karaağaçtan doğan beyin selamını getirdim der nöbetçi bekle bi hele beye bildireyim der içeri gider bir müddet sonra çıkar gelir nöbetçi bey bekliyor gir der kahya konağa gider beyin huzurunda selam verir doğan beyin selamını söyler ve söze başlar beyim karayakahöyükte bir kızı sevmişti ama onu o köyden biri kızı zorla kaçırdı der beyim karamamoğlu Mehmet kasım beye git sana yardım olur bulmanda bende sonra geleceğim der Mehmet kasım bey beyini severim bana yaptığı iyiliklerin altında kalamam der adamlarına dönerek kahyanın dediklerini yapınız der adamları bir agzıyla emrinolur beyim derler Mehmet kasım bey buraya kimin yanına gelmiştirler kahya bilmem der kızın adı ikafet der Mehmet kasım bey bu kızın basına kimlerdendir der kahya adı hacıveli der Mehmet kasım bey ha tanıyorum deli hacının oğlu ha onun burada bir arkadaşı vardı yiğitlikle nam salmış biriydi adı neydi der ama çıkaramaz yanında ki adamı söze girer nalcı demirci kara eşref beyim Mehmet kasım bey evet doğru eger ordaysa alması biraz zor olur kahya ne olacak beyim gelicek der Mehmet kasım bey dur bakalım önce karnımızı doğuralım sonra bir adam gönderir edep erkanıyşa anlstır eger hayır derse o zaman bir şeyler yaparız derler kahya tamam der Mehmet kasım bey sofrayı kurdurur ve bir adamını çağırarak gidin kara eşrefle güzelce konuşun vermem hayır derse buraya lın getirin der adam yanına birkaç kişi alarak kara eşrefe varırlar önce selam verirler beyin dediklerini anlatırlar kara eşref veremem söz verdim der adam beyim konağa bekliyor sizi der kara eşref tamam der ve çıkarlar Mehmet kasım bey kara eşref hoş geldin der söze girer kızı verecek misin bize kara eşref beyim kusura bakmayınız veremem sözüm var kardaşıma der Mehmet kasım bey bak misafirim var bir şey demiyorum son kerz söylüyorum kızı verecek misin kara eşref beyim veremem der Mehmet kasım bey götürün bunu kırbaçlayın der kara eşref yapmayınız bey sözüm var dönemem der Mehmet kasım bey daha niye duyuyorsunz diye bağırır tüm adamları oldukları yerde zıplarlar üç dam kara eşrefi dışarıya çıkarırlar tam kırbacı vurarcaklarında kara eşref yapmayınız gidin der ama adamlaryapamayız beye karşı gelemeyiz derler kara eşref öyle olsun der adamlar kırbacı kardıkları anda kara eşref elerinden kırbacı alır kırar atar adamlara dönerek uzak durun benden beyinize söyleyiniz der adamlar koşarak beyin huzuruna mehmey kasım bey ne bu haliniz der adamlar olanları anlatırlar Mehmet kasım bey bunu kendine yediremez kahya beye dönerek ne olacak beyim der kahya dur bir hele senle uğraşamayacağım o kızı ne olursa olsun alacaksın ama kara eşrefe haddini bildirilmesi gerek dedi Mehmet kasım bey yanına güçlü kuvvetti birkaç adam alarak kara eşrefin demirci dükkanına gider bak ayağına geldim bir bey olarak ver şu kızı der kara eşref hoş geldiniz size de bu yakışır beyim buyur bir kahvemi içiniz ama veremem söz verdim karındaşıma der Mehmet kasım bey adamlarına dönerek yıkın dağıtın burayı der kara eşref bey yapmayınız burası benim her şeyim der ama Mehmet kasım bey dinlemez adamlarına dağıtın talimatı verir kara eşref bir kaçına engel olur ama gücü yetmez adamlar demirci dükkanı yerle bir ederler Mehmet kasım bey kara eşrefe sen bir düşün kararını ver eger evet dersen amenna eger hayır dersen buralarını zindan ederim sana der kara eşref sesi Kızık halde hayır der Mehmet kasım bey sen düşün der adamlarına konağa gidiyoruz işareti yapar kara eşref yumruklarını sıkarak Mehmet kasımın arkasından bakar ve hayır hayır der Mehmet kasım bey konağa varınca karşısında doğan beyi görünce önce biraz şaşırır o doğan bey hoş geldiniz doğan bey kahya bana olanları anlattı başınıza iş çıkarmışım der Mehmet kasım bey yok bir şey senin karnın açtır yemek yiyelim sabah konuşuruz der doğan bey tamam der Mehmet kasım bey eyüp bey nasıllardır karaağaç nasıl der doğan bey iyildir babam karaağaç hep aynı der göklen ile ikafet olanları duyar duymaz kara eşrefin yanına varırlar beyim izin verirseniz biz giderlim başına iş çıkaracağız derler kara eşref olmaz öyle bir şey siz ama karındaşımın emanetisiniz der sözü keser etrafı toplamaya başlarlar ama kara eşref biraz telaşlıdır bu iş burada bitmez diye kendi kendine mırıldanır iksfet beyim birşeymi deniz der kara eşref hayır demedim ama şu beyim lafını deme ben senin amcan sayılırım der ikafet tamam anlamında başını sallar göklen ne olacak gelirler sizede bizim yüzümüzden zulüm yaparlar der kara eşref gelecekleri varsa görecekleride var der göklen ile ikafeti salmaz ama kara eşrefin kuşki için çin yemektedir Mehmet kasım bey doğan beye dönerek kara eşrefi yakalanmalı öldürülmeli der doğan bey kara eşref i öldürmek yerine ölen kadar zindan da yaşasa olmaz mı der Mehmet kasım bey zindan fikrini çok sevmişti ama kara eşref nasıl yakalanacaktı bileği bükülmeyen bir yiğitti kahya söze girer beyim onun etrafında size bağlı sözünüzden çıkmayan biri yokmu der Mehmet kasım bey var ne olacak der kahya siz onu çağırın der Mehmet kasın bey adamına dönerek siyanuşu çağırın der adam hemen gider siyanuş alır gelir siyanuş ermeni arkasıyla buyurum beyim der Mehmet kasım bey kahyayı dinle der kahya anlatır yapacaklarını şu otu al kara eşrefin içeceğinin içerisine koy içince haber ver siyanuş tamam diyerek kara eşrefin yanına gider kara eşrefe hal hatır sorduktan sanra bu gençlre kimder kara eşref yiğenim ve kocası ver beyin dükkanı yıkması bunlar yüzünden mi der kara eşref konuyu değişrmek için siyanuş niye geldin pek ugramazdın birşeymi oldu der siyanuş hayır sadece ugradım bir de sana ot getirdin çok faydalı vucudu dinç tutuyor bey seni rahat bırakmıyacak diyerek güç kazaman için getirdin diyerek gider kara eşref çok sağol siyanuş der ikafet şuna su katda bir içeyim herterafım dökülüyor der siyanuş doğruca konağa beyin yanına gider verdim bey der bey adamına dönerek siyanuşu işaret ederek bir şey verin der kahya Mehmet kasımın kulagına eğilerek beyim siyanuş artık çok tehlikeli olmaya başladı Mehmet kasım bey adamına dönerek siyanuş öldürmesini işaret eder kahya beyim kara eşrefin yanına gidelim der dogan bey ve Mehmet kasım bey tamam düşyerek yola düşerler kara eşref nal yapıyordu beyleri görünce işlerini bıraktı Mehmet kasım bey kara eşrefe bakarak kara eşref biraz seni halsiz gördüm hasta mısın der kara eşref hayır beyim değilim der Mehmet kasım
bey kara eşref düşündün mü der kara eşref beyim cevabım hayır der doğan bey söze girerek eğer yerlerini söylersen seni ödüllendiririm der kara eşref bey biz sözümüzün arkasında vururuz namert değiliz dedirtmeyiz der Mehmet kasım bey tamam der askerine geri dön emrini verirken birkaç askerine de kara eşrefe saldırmasını emreder kara eşref neye uğradığını anlayamadan yakalanmıştır kurtulmaya gücü yoktur oysa dört beş kişi devirirdi Mehmet kasım bey kara eşrefe bakarak be n sana demedim mi ver kızı kurtar kendini diye sen inat ettin şimdi bak haline çaresizce kıvranıyor sun ne olduğunu merak ediyorsun içtiğin ot var işte seni bu hale o getirdi der kara eşref bağırırak haykırır siyanuş siyanuş sakın elime geçme der doğan bey söze girer yerlerini söyle seni kurtarayım der kara eşref beni kuracak var size sıra gelmez der Mehmet kasım bey işaret ederek eterek bunu zindana der kara eşrefin zindana girdiğini duyan göklen ile ikafet telaşlı telaşlı ne yapacaklarını düşünürken kapı vuulmaya başlar hızlı hızlı iyici telaşlanmaya başlarlar acaba beyin adamlarımı diye birbirinin yüzüne bakarlar göklen korkunun ecele faydası yok buraya kadarmış der ve kapıyı açar karşısındaki altmış beş yaşlarında eli değnekli bir ihtiyar göklen ikafete dönerek bir ihtiyar sakin ol der göklen buyur amcağom der kime amdam oğul sen göklenmisin der göklen ikafete bakar bir müddet konuşmaz adam oğul dilinimi yuttun göklen zor telaş evet der adam beni kara eşref gönderdi ben çatalhöyütkten geliyorum adım sufi ömer der kara eşref başıma bir hal gelirse sizleri almamı tembihlemişti kara eşrefin zindana atıldığını duyunca sizi almaya geldim der göklen ikafet sevinirler bir şey demeden beklerler sofi ömer hadi toplanın gidelim beyin adamları gelir der tamam diyerek çıkarlar doğan bey Mehmet kasım beye bir adamını salsan kara eşrefin evine baksa der Mehmet kasım bey adamına işaret ederek çağırır gidin karaz eşrefin evine bir bakın der adam emirin olur bey diyerek çıkar adamlar kara eşrefin evine varınca kapı aralık bulurlar evi araştırırlar kimseyi bulamazlar adamlar bkonağa varır Mehmet kasım beye bey kapı aralıktı kimseler yoktu derler Mehmet kasım bey doğan beye dönerek yoksa biz boşunamı attık kara eşrefi zindana der doğan bey yok bir müddet beklesin ses soluk çıkmazsa bırakırsın ama şimdilik dursun yanına kimler gelecek bir görelim belki onlar saklıyordur der Mehmet kasım bey tamam öyle olsun bekliyelim ama sonra salarım doğan bey tamam bey adamları etrafa salsak bir şey duyan varmı diye bir baksalar der Mehmet kasım bey doğan beye dönerek doğan bey saldm etrafa birilerini ufak bir şey olursa haber verecekler der doğan bey bir oh çeker bu işin sonuna yaklaşıyoruz diye mırıldanır Mehmet kasım bey bu işin büyümesine iyice rahatsız olmaya başlamıştı doğan beye bakarak bitsede bu kız sevdası bir gitse diye söylenir doğan bey daha fazla vuramaza kahyasını çagırır kahya kahya diye bağırır kahya buyu bey diyerek içeri girer kahya birkaç adam al bir kısmını karayaka höyüğe bir kısmını karaağaça bir kısmını da etrafa sal bakalım dedidokuları haber varmı diye bakınsınlar der kahya adamları alır çıkar sufi ömer köye götürür göklenle ikafeti göklene dönerek hiç telaşlanmayın burada bulamaz bey sizi der göklen sufi amca bey sizi bulursa bir kötülük eder diye korkuyorum der sofi ömer korkma oğul her şey rabbi alemin emrederse olur yazımda o kardarmış tır sen boş ver onları size yatacak bir yer ayarlayalım der ikafet söze girer Allah sizden razı olsun sofi amca der sufi ömer gülümserek gözlerini kapatır kahyanın birkaç adamı gelir Mehmet kasımın beyin konagına kahyaya bir şeyler söylerler doğan bey hayırdır kahya ne olmuş önemli birşeymi var kahya beyim babanız eyüp bey sizi soruyormuş çok sinirliymiş bir karaağaça gitseniz babanıza gözükseniz olmamı der doğan bey atımı hazırla bir gideyim konaga der Mehmet kasım beye gönerek ben bir gidip geleyim bir şey olur diye kahyayı bırakıyorum emrinde Mehmet kasım bey der ve gider karaağaça vardığında eyüp beyi çok sinirli hade görünce biraz çekinir eyüp bey oğlu doğan beyi görünce gürlemeli sesle sen ne işler karıştırıyorsun ortalıkta gözükmüyorsun der doğan bey bir şey yok diyere anasının yanına varır anası afife hatun bey oğlumu rahat bırak bir işleri vardır hele der eyüp bey ben biliyorum onun işlerini o gızcagızı ve ailesini rahatsız ediyordur der he bir etsin oğul demem buralardan sürerim doğan bey söze girer baba tamam olmadı bende kafamı dinlemek için gonyaya mehmet kasım beyin yanına gittim inanmasan sor kahyada orada bana bir yer ayarlıyor der eyüp bey tamam öyle olsun ama hakkında bir şey duyarsam karışmam der doğa bey tamam ben gidiyorum der anası afife hatun biraz kal oğul hasreti giderim der doğan bey başını sallar bir adamla gonyaya gecikeceğini bildirir annesi oğul ne oluyor bazı şeyler işittim karayaka höyükle ilgili neler oluyor anlat bi hele der doğan bey kısa keser yok bir şey ana kafana takma önemsiz şeyler der geçiktirir konağa bir yaşlı adam gelir ben beyle görüşeceğim der nöbetçi bekle haber verelim der yaşlı adam acele edinder nöbetçi giderken doğan bey görür hayırdır amca ne yapacan beyi der yaşlı adam beyle görüşecem sen kimsin der doğan bey ben oğlu doğan beyim der sen anlat bakalım neler oluyor yaşlı adam hacıvelinin gızı hakkında konuşacağım der doğan bey adamı tam kenara çekeceğinde nöbetçi gelir bey bekliyor gir hadi der doğan bey kenara çekilir adamın arkasından gider yaşlı adam içeri girer selam verir eyüp bey söyle amca ne oldu nedir bu acelen der yaşlı adam ben karayaka höyükten geliyorum bana deli Rüstem derler bakma deli dediklerine her şeyi söylediğim için derler eyüp bey sen deliye benzemiyorsun söyle bakayım neler oluyor karayakahöyükte der deli Rüstem ben arayakahöyükte oturmuyorum ben çatal höyükte oturuyorum der eyüp bey ee söyle gayri uzatma der deli Rüstem bizim hacıvelinin gızını çatalhüyükte gördümde o yüzden geldim der eyüp bey eee ne olmuş bize ne der deli Rüstem oğlunun sevdaymışta o yüzden der eyüp bey oğlum onu unuttu o iş bitti der ve doğan beye bakar doğanbey basının başının anlamını anlar deli rüsteme bakarak o iş bitti benimki sevda değildi sadece begenmiştim olmadı belikli sevdiği biri var diye vaz geçtim sağol amca der eyüp beye bakarak ben götüreyim amcayı der babası sen dur hele nöbetçiye dönerek amcayı evine kadar götürün der güderken doğan bey deli rüsteme güle güle amca evin nerede der deli Rüstem çatalhüyük de kime sorarsan gösterir daığın oğlu deli Rüstem diye der nöbetçi ile gider doğan bey kendi kendine iyiki gelmişim bak neler öğrendim der annesine babasına dönerek ben gobyaya Mehmet kasım beyin yanına gidiyorum bak herkes laf ediyor der eyüp bey ve afife hatun git oğul derler giderken eyüp bey doğaqn oğul sakın kötü şeylere bulaşma der doğan bey tamam diyerek gülümser aklında deli rüstemi bulmak vardır deli Rüstem çatalgüyüge gönmüştamam evine giderken sufi ömeri görür hayırdır ne düşünüyorsun sufi der sufi ömer bir bela başımda Rüstem der deli Rüstem bir anlat hele der sufi ömer başlar anlatmaya karayakahüyükte hacıvelinin gızına eyüp beyin oğlu göz koymuş gızcagızda başkasını severmiş gız hayır deyince beyi oğlu doğan bey zulüme başlamış gonyaya kaçmışlar orada kara eşrefe sıgınmışlar onuda zindana atmışlar bana emanet etti kara eşref ne yapacağım der deli Rüstem ben ne ettim der sufi ömer ne oldu deli Rüstem deliliğin mi derpti der deli Rüstem dur şakanın zamanı değil der sufi ömer sende anlat der deli Rüstem bana eyüp beyin oğlu ile hacıvelinin gızı sevdalıymış ama gızcağızı kaçırmışlar çatalhüyüğe gelmiş dediler bende beye anlattım ama beyin oğlu sevdam bitti deyince geldim şimdi beyin oğlu gelir buraya ne yapacağız der sufi ömer ne yaptın deli sanane konuşuyorsun der deli Rüstem azar sırası değil ne yapacağız der düşünürler deli Rüstem nerede gızcagız der sufi ömer evde der deli Rüstem onu benim eve götür beyin oğlu gelince onu daga yöndereceğim olurya evleri ararsa bulur belki ama benim evi aramaz ne de olsa ben söyledim der sufi ömer ulan deli aklın zehir gibi çalışıyor bunları ortalığı bozmada düşünsece der deli Rüstem bitti mi azarın hadi koyul yola bitirelim şimdi gelir beyin oğlu der sufi ömer tamam diyerek yola koyulur sufi evine varır gökle ile ifakete hazırlanın gidiyoruz doğan bey örgenmiş geliyor buraya der ikafet sufi amca nasıl olur daha yeni geldik ne zaman öğrendi der sufi uzun hikaye bizim agzı gevşek bir deli var onun haltı sonra anlatırım önce gidelim delinin evinde salkıyalım der ikafet delinin evimi nasıl olur hem beyin oğluna söylüyor sonra saklıyor sufi ömer sen baba güvenmiyor musun der ikafet güveniyorum der sufi ömer o zaman düşün önüne der deli rüstemin evine gireler doğan bey çatalhöyüğe girer sormaya başlar bir çocuğu çağırır ufaklık gel hele sen sadığın deli rüstemin evini biliyormusun der çocuk sen kimsinder doğan bey eb karaağaçtan geliyorum deli Rüstem amca yolun düşerse uğra demişti de bende yolun düştü bir göreyim der çocuk eliyle şu ilerideki çeşmeyi görüyonmu işte onun ilerisinde bir cami var onun yanından dönüyorsun ileride bir yıkık dökük ev var işte orası der doğan bey ben bulamam sen gösterirsen bu akçeyi veririm der çocuk akçeyi görünce götürürüm der yola koyulur deli Rüstem evin önünde çapa yapıyordu çocuk bağırmaya başlar deli Rüstem emmi misafirin var diye deli Rüstem la havle bağırma lan zibidi tavukları koyunlarI korkutuyorsun sen bir gel bacaklarını kıracağım der çocuk korkar ben gidiyorum der bey akçeyi verir gönderir deli Rüstem elinde çapasını kaldırır doğan bey deli Rüstem emmi sakın ol hele ben eyüp beyin oğlu doğan eyim baba bir şeyler anlatmıştın ikafeti nerede gördün der deli Rüstem çatalhöyükte görmüştüm erzak alıp dağlara çıkmışlar der doğan bey nasıl olur der deli Rüstem ben gelene kadar çayı geçip dağa çıkmışlar bana inanmasan evimi ara der doğan bey başını sallar dağa bakar atına atlar gider deli Rüstem gökleni ikafeti çağırır gelin gayrı tehlike geçti çıkın soluklanın der göklen bey yüzü hiç inandırıcı degil geri gelir söze ikafet karışır buradan gitmemiz gerekiyor der deli Rüstem bey geri gelecek evleri arayacak daga çıkacak ama bulamayacak durun bi gızım sen git bi çay goyda içelim der ikafet tamam diyerek içeri girer göklen nasıl biliebilirsin der deli Rüstem unuttun galiba benim adım deli Rüstem delilere maglup olur der ve güler göklen bir şey diyecekken sufi ömer geli hey deli ne yaptın bozduğun işi düzelttinmi deli Rüstem tamam gayrı hep başıma çarparsın gel hele çay oluyor bunların işi tamamda zindandan kara eşrefi çıkarmak gerek sufi tamam ben gidiyorum kobagı basayım sonra sen gelir çıkarsın boş konuşma deli nasıl çıkacak ya ölü ya sakat der deli Rüstem öyle olmayacak Mehmet kasım bey çıkarmak zorunda kalacak der sufi ömer senin dilinin altında bakla var bi çıkardad sende bizde rahat edelim der deli Rüstem bir heyet kurup ve halkı konagın önünde kıçkırttıkmı bey kara eşrefi çıkarmak zorunda kalır der göklen dudağını bükerek vay be der sufi ömer sen bakmabuna deli dediklerine bunun beyni varya zehirdir her şeyi bilir buna deli demeleri savaş başladığında ilk ismini yazdırdı Alaeddin gonya geldiğinde komutan geri çekilin dediğinde bu deli eline el bombası almış komutanı rehin alıp geri çekilen olursa patlatırım demiş askerde bakmış deli böyle öleceğimize savaşarak ölürüz demiş hucüm etmiş söze ikafet girer çay hazır gelin gayri der deli Rüstem çok konuştun bir çay içte soluklan der içeri girerler çayı içerken göklen e sufi dayı yarım kalmıştı deli Rüstem aha birdi iki oldular bir de ben deliyim der sufi ömer oğul sen ona bakma nerede kalmıştık der göklen hucüm etmişlerdi der sufi ömer ha hatırladım düşman bakmış bunların gözü kara geri çekilmişler düşman geri çekildiğini gören bizim deli el bombasını düşmana doğru atar patlar komutan deliye bakmış lan deli ciddiden öldürecekmiydin der bizim deli cevapsız kalırmı bir çekilseydiniz öğrenirdiniz der komutan düşmanın gittiğine sevinsinmi yokda delinin yaptığına sevinsinmi komutan karargaha bir mektup yazar deli hakkında Rüstem onbaşı savaş anında cinnet geçirdiği için fayda olamıyacağını yazar teris olu olurda rahat burmaz komutanın karşınına çıkar elinde silahi komutana derki eğer komutan düşman kapıya ya kadar geri çekilirseniz sizi ben vururum der tetiği çeker komutanı ayagından vurur birkaç gün nezarathane yatar çıkar gelir o gündür başımız da eksilmez savaş çıksa gitse deriz gitmez uğraşır dururuz der deli Rüstem bakıyorum beyi kara eşrefi unuttunuz der çayı içinde konyaya inelim halkla konuşalım der sufi ömer deli haklı oğul siz oturun kapıyı kitleyin sadece delinin yanına gelen erkeme açın kapıyı der ikafet tamam der ve kapıyı kilitler deli rüstemle sufi ömer konyaya varınca kara eşrefin dükkaına varırlar dükkanın yanında oturan adama selam verirler durumu anlatırlar dükkan sahibi deli rüsteme dönerek çok iyi düşünmüşsün deli Rüstem der deli Rüstem Mehmet efendi sen buradaki halkla konuş biz konagın oaradaki halkla konuşalım konagın orada akşam ezanıyla buluşalım konaga çıkalın diye ayırlırlar akşam ezanıyla büyük bir kalabalık birleşir gürültüsen rahatsiz olan Mehmet kasım bey nöbettiye bağırarak dışarıda ne oluyor der nöbetçi konagın önünde kalabalk birikti der Mehmet kasım bey gidin bir bakın ne istiyorlar der nöbetçi gider gelir bir şey demez Mehmet kasım bey ne oldu durmazsana anlat der nöbetçi kara eşrefi salmanızı sizle konuşmak istiyorlar der Mehmet kasım bey gelsinler bakalım der nöbetçi çıkar dışarıya bey kabul etti içinizden birkaç kişiyi seçin gelsin der deli Rüstem ben ile sufi ömer olmaz Mehmet efendi senle Yakup dayı oğuz gitsinder Mehmet efendi kabul eder içeriye girerler içeriye girerler Mehmet kasım bey sinirli sinirli gezmektedir Mehmet efendi ile Yakup dayı bir bire bakarlar sanki gidelim dercesine ama ayakları ileriye doğru gider Mehmet kasım bey ne o Mehmet efendi konagı basmalar ne derdiniz der Mehmet efendi şey şey diyerek kekeler Yakup dayının itmesiyle kendine gelir Mehmet efendi Konya eşrafının istediği üzere geldim bey bilirsiniz kara eşref sözün eri bileği bükülmeyen bir bir kişidir kimseye zararı olmayan kişidir onun serbest bırakılması için geldik der Mehmet kasım bey eeeee serbest olmazsa ne olacak der Mehmet efendi bir şey olacağı yok bey sadece söyledik serbest kalmazsa halk olarak işleri durduracağız kara eşref gelinceye kadar der Mehmet kasım bey tamam diyeceğinizi dediniz nöbetçiye dönerek çıkar bunları der nöbetçi hadi beyler dışarı buyurun der Yakup dayı nöbetçiye dur hele der Yakup dayı bey seni severiz sayarız ama kara eşrefin bir hatasını görmedik duymadık bizim örf adetlerimizde islamın emrinde evine geleni senden eman diyeni kollarsın demezmi kara eşrerf te onu yapmış ama onlarda kısa süre sonra gitmişler sen olsan ne yapardın demiş tamam sözü bitirdiğinde Mehmet kasım bey nöbetçiye dönerek bunlar hala burdamı çıkar der nöbetçi beyler çıkın başıma bir şey gelmeden der oğuz Mehmet efendi Yakup dayı hadi gidelim der Yakup dayı ile Mehmet efendi kafasını salarak çıkarlar Mehmet kasım bey bana doğan beyi çağırın der nöbetçi eğilerek çıkar bir müddet doğan beyle kahyayı içeri girer Mehmet kasım bey hiddetli bir şekilde yerinden kalkar doğan beyin üstüne yürür kahya hemen önüne geçer Mehmet kasım bey kahyayı eliyle kenara iter doğanbeye dönerek başıma ne işler açtın biliyormusun der
doğan bey bir şey demeden kimler geldi konağa halk gelip kara eşrefi bırakmamı söyleme geldiler şimdi ne yapacağım bilemedim senin yüzünden der doğan bey Mehmet kasım bey sakin ol emir ver kara eşref çıkarsınlar der Mehmet kasım bey çıkmasına çıkması da kara eşrefle deli Rüstem kafama takılıyor özellikle deli Rüstem onun yapacağı belli olmaz der doğan bey sen serbest bırak der biraz gülümser Mehmet kasım bey doğan beyin gülümsemesini görünce biraz rahatlar tamam der emir verir kara eşrefi serbest bırakın der doğan bey Mehmet kasım beye çık halka bir yanlış anlaşılmadan kara eşrefi ağırladık özrümüzü af eylesin bırakıyoruz de halkı gönder bir müddet ses çıkarmayacağız bekleyeceğiz sufi Ömer deli Rüstem kara eşref bir olacaklar her şey gün yüzüne çıkacak ikafetimi kaçıran göklen çıkaracak işte o zaman üzerlerine çömeceğiz Mehmet kasım bey sessiz sedasız halledeceğiz der Mehmet kasım beyin aklına yatmıştı bir of çekti tamam dedi halka her şeyi anlattı halk biliyorduk beyimiz böyle şey yapmaz diye bağırarak ayrıldı nöbetçi kara eşrefi serbest bıraktı kara eşrefi deli Rüstem bekliyordu kara eşref deli rüstemi görünce ne o deli çıktığıma sevinmemiş halin var ideli Rüstem çok konuşma yol uzun konuşacak çok şey var der yola koyulurlar kara eşref yol boyunca hiç konuşmadı sustu arasıra kendi kendine mırıldandı deli Rüstem ne oldu kara zindanda dura dura bana benzemişsin der kara eşref duymaz deli Rüstem oooo bu beni geçmiş der kara eşrefi silkeler kara eşref sana diyorum cevap versene der kara eşref he ne oldu deli der itip duruyon deli Rüstem sende delirmişsin kendi kendine konuşuyon der kara eşref deli aklıma bir şeyler takıldı da onu düşünüyom der deli Rüstem söyle bakalım ne oldu zindanda der kara eşref zindan çıkarırken Mehmet kasım bey telaşlıydı ama eyüp bey sakindi serbert kalırken de eyüp bey bana bakarak gülümsüyordu bu aklıma takıldı eyüp bey bir şeyler planlıyor galiba der deli Rüstem kara eşref ne olacak artık der çıktın aşıklar kavuştu eee başka ne kaldı karta eşref deli deli konuşma seninde aklına takıldı sen deliliğine veriyon der deli rüstem konuşmaz bir müddet sonra kara eşrefe git lan işine bu iş bitti burada der kara eşref dur bakalım bittimi bitmedi ileride göreceğiz der Mehmet kasım bey doğan beye dönerek doğan bey tamamı der doğan bey Mehmet kasım beye bakarak gülümseyerek tamam anlamında başını sallar Mehmet kasım bey bir of çeker olduğu yere oturur doğan bey Mehmet kasım beyin yanına oturur kasım bey on gün sonra bir eğlence düzenle yarışmalar yap der Mehmet kasım bey tamam der burada kara eşref evine giderken konuşmaz eve varınca çardağın altına oturur karşıdaki dağa bakarak dalıyor deli Rüstem hayırdır kara yine daldın zindan çıkalı dalıyorsun der kara eşref bu hal hiç içime sinmedi deli der deli Rüstem güler kara sende bana benziyon boş ver şuansa bak der sofi ömerin yanına gider sofi ömer deli rüstem’e kara eşrefin hali ne der deli Rüstem sofi zindanı düşünüyor boş ver düzelir der ama kara eşref’den gözünü alamaz Gökben gelir hayırdır agalarım bir tarafa dagılmışsınız birşeymi oldu der deli Rüstem yo yiğenim birşey yok geç hele otur soluk lan der Göklen sevinçten oturamaz ağalarım çok teşekkürler sayenizde sevdiğime kavuştum der gökbenin seini duyan ikafet koşarak gelir göklene sarılır ikafet agalarım sofra hazır buyurun der deli Rüstem kalkar içeriye girer hemen sofraya oturur sofi ömer deli yavaş ol arkandan atlı koşturmuyor der deli güler siz bekleyin der herkes sofraya oturur Gökben ben kara agamı çagırayım der çıkar dışarıya kara ağam gelsene sofra hazır seni bekliyoz der kara eşref siz yen garnım tok der davul çalmaya başlar duyduk duymadık demeyin yarın çayırda şenlik var herkes gelsin Mehmet kasım beyin emri der kara eşref bakalım altından ne çıkacak der Göklen kara agam ne olacak eglence der bunun altından bir şey çıkmazsa bende kara eşref değilim der deli Rüstem bir hıçımla çkar dışarıya kara eşrefe bakar bir şey demez Gökben ikisine bakınca telaşlanır içeriye girer Mehmet kasım bey doğan bey aklında ne var der doğan bey avlansak ya şenlik bitince Mehmet kasım bey der Mehmet kasım bey doğan beye bakarak telaşlanır yine bir oyun düşünüyorsun umarım beni içine sürüklemezsin der doğan bey sen düzenle gerisine karışma der Mehmet kasım hele sabah ola hayrola der ama içinede sinmez doğan bey gülümser Mehmet kasım beyin ve kara eşrefin gözlerine uyku girmez sabaha kadar düşürler sabah olunca davulcu davula tokmayı vurarak herkesi kaldırır sabah oldu herkes çayıra şenliğe der herkes çayıra koşarlar eglence başlar ilk gün güreşçiler çıkar Mehmet kasım bey koca mehmetle kim güreşecek der deli Rüstem koca Mehmet ismini duyunca öne atılır ben güreşirim der Mehmet kasım hadi bakalım yiğitler er maydanına der koca Mehmet çıkar meydana hadi deli gel bakalım şu yarım kalan işi burda bitirelim der kara eşref deli sakin ol deliliğin depmesin der deli Rüstem sen garışma işime der göklen kara agam deli Rüstem agam niye sinirli der kara eşref deli rüstemle koca Mehmet çocukluğundan beri güreşirler ama yenişemezler berabere kalırlar der deli koca mehmeti görünce dayanamaz güreşmek ister ama nafile hep berabere biter der koca mehmetle deli Rüstem başlarlar güleşmeye yatsı ezanına kadar devam eder kazanan çıkmaz berabere biter herkes dağılır ama koca mehmetle deli Rüstem sabaha kadar devam ederler ama sonuç aynıdır cazgır çıkar meydana güreşin galibi capıtcılardan gök Osman der sırada cirit var yiğitler çıksın meydana der Mehmet kasımın adamı ayı turan ve doğan beyin adamı uzun hasan çıkar sırayla kara eşref herkes çıkınca Mehmet kasım bey hadi başlayın bileğinize kuvvet yiğitlerim der ve başlarlar kara eşref ilk önce ayı turanı düşürür sonra bir kaş kişiyi düşürür ve uzun hasanla ikisi kalır ve kara eşref uzun hasan la berabere kalırlar uzun hasan kendini atdan atar ve cazgır bağırır kazanan kara eşref der sıra sünnet şöleni var der sünnet olacak çocuklar gelir akşama kadar sünnet şöleni yapılır ve şenlik sona erer sabah Mehmet kasımın beyin oğlu yahşi güner in ilk eğitim alması ve kızı huma ayşe hatun un oğlunun beşik alayı yapıldı yemekler yenmesiyle herkes dağıldılar kara eşref deli rüsteme dönerek deli Rüstem her şey yolunda gidiyor bunda bir terslik var deli Rüstem bak her şey yolunda kendi kendine dert etme bende senin gibi düşünmüştüm bak iki gün geçti olan bir şey yok sen rahat ol kara bundan sonra ne olur ki kara eşref benim korkumda o bundan sonra olacaklar doğan bey bir şeyler düşünmüştür baksana çok rahat davranıyor bunun altında bir hinlik çıkar benden söylemesi sen gökbenle ikafete dikkat et der deli Rüstem tamam ederim hadi gidelim gayri eve şenlik bitti der giderken koca Mehmet deli gidiyorsun ha şu işi bir daha denesek mi ne dersin der deli Rüstem koca Mehmet hadi git işini halim yok der koca Mehmet sen kaç bakalım bir gün sırtını yere vuracam görürsün sen der ve gider kara eşref deli sen ona bakma hadi gidelim yarın ola bir hal düşünürüz der evin yolunu tutarlar doğan bey onlara bakarak siz gidin bakalım yarın başınıza neler geleceğini bir bilseniz öyle rahat gitmezsiniz der Mehmet kasım bey doğan bey kendi kendine konuşuyorsun hayırdır der doğan bey baksana kara eşrefle deli Rüstem e ne kadar sevinçliler onlara diyorum der Mehmet kasım yarın şenlik bitiyor ne yapacaksın der doğan bey sabah okçuluk yapıtlıktan sonra avcılığa devam bu sefer avlıyacagız diye bagıracak cazgır onları bataklığın orada kıstıracagım kara eşrefi deli rüstemi ve Gökben deneni oraya gömeceğim der Mehmet kasım bey ben bu işin sonunu iyi görmüyorum der doğan bey sen merak etme yarın bu iş bitecek ikafet benim olacak der kara eşrefle delşi Rüstem eve gelirler kapıda sofi ömerle Göklen bekliyorlar sofi ömer kara geç kaldınız bir şey mi oldu der deli Rüstem koca Mehmet lafa tuttu da o yüzden geç kaldık der sabah deli Rüstem kalkar kara eşrefi görünce kara erkencisin der kara eşref deli ne uykusu bir türlü uyku gelmedi sabaha kadar karşıki dağı seyrettim der deli Rüstem kafana çok takıyorsun bir şey olsaydı şimdiye kadar olurdu der kara eşref doğan beyin bakışları bir oyun var der gibi bakıyordu kafama takıldı diye konuşurken davulcu şenliğin son günü herkes çayıra der herkes toplanır çayırda çazgır bagırır okçuklar meydana diye bağırır Mehmet kasımın adamı ayı turan doğan beyin adamı uzun hasan çapıtçılardan gök Osman koca Mehmet deli Rüstem ve kara eşref çıkar meydana ilk önce gök osmanla ayı turan atışır ayı turan kazanır sonra ayı turanla deli Rüstem atışır deli Rüstem alır deli rüstemle kara eşref atışır deli Rüstem alır en sona doğan beyin adamı uzun hasan kalmıştır deli rüstemle atışırlar her seferinde beraber kalırlar Mehmet kasım bey beraberlik bozulmuyor öyleyse avcılıkta kim fazla avlarsa o kazansın çazgır hadi herkes ava diye bağırır uzun hasan bir talgan kuşu vurur arkasında ayı turan vurur bir kuşda şahini köepi salarlar ama şahinle köpek gelmez bir şey oldu diye ayı turan gider bir baksınlar şahin köpek dipsiz obruğa düşmüşler ayı turan uzun hasana seslenir uzun hasan bir gel hele diye bagırır uzun hasan geldiğin de şahinin içine düştüğünü anlar üzülür ve bu obruğu herkese söylemek gerekir der ayı turan tamam sen dur ben haber vereyim der ayı turan Mehmet kasım ve doğan beyin yanına varınca şu ileride talgan kuşları var oraya gidelim der Mehmet kasım bey herkesi o yöne doğru yöneltir Mehmet kasım bey talgan kuşu vurur sonra doğan bey ve kara eşref vurur Mehmet kasım bey gök Osman ayı turanla kuşların vururduğu yere atlarını sürerler uzun hasan el ettiğini görmeden Mehmet kasım bey atın terkisine vurur at hızlanır arkasından ayı turan ve gök Osman Mehmet kasım bey obruğu görür ama atını durduramaz obruğun içine düşer arkasından ayı turan ve gök Osman düşer uzun hasan obruğun içine düştükleri görünce olduğu yere yıgılır bir müddet kıpırdayamaz sonra kendine gelir doğan beyin yanına gelir doğan bey Mehmet kasım bey ayı turan gök Osman nerede diye sorar uzun hasan başlar anlatmaya onlar obruga düştüler der kara eşref doğan beyin oyunu anlar deli rüstemi aramaya başlar tam obruğa giderken bağırır deli gel buraya acele der deli Rüstem geri döner deli Rüstem niye bağırıyorsun kuşları kaçırdın der kara eşref anlatmaya başlar ve obruga doğru yürürler kara eşref gördünmü doğan beyin oyununu der deli Rüstem tamam oyun ama burada göklen yok niye oyun kursun der kara eşref haklısın der doğan beyin başka oyunu olmalı der oradan ayrılırlar şenlik alanı çayıra varınca çazgır niye ikiniz geldiniz der kara eşref doğan beyle uzun hasan koca Mehmet geliyor der çazgır digerleri der deli Rüstem onlar öldü der ve gökleni ararlar göremezler eve koşarlar ama kimsecikler yoktur kara eşref deli gördünmü doğan bey denen gavurun oyunu nu der deli Rüstem gördüm gavurdan da betermiş ter bulanım göklen gili der her tarafı ararlar ama nafile bulamazlar tam çayıra giderken ikafeti görürler deli Rüstem gızım göklen gil nerede der ikafet birkaç kişi geldi önce sofi ömer agamı sonra gökleni aldılar bende buraya saklandım der kara eşref kimlerdi onlar tanıyabildin mi der ikafet sadece birini tanıdım doğan beyin adamı gavur Hayri der kara deli bizi uyuttular nereye götürmüşlerdir der ikafet gavur hayri’nin bir arkadaşı var aliço diye biri onun yanına gitmiş olmasın der deli Rüstem nerede bu aliço denen gavur dölü der ikafet karaağaçta Yassıhöyük der kara eşref deli Rüstem karaağaça giderken uzun hasan onlasrı görür kara eşref nereye gidiyorsunuz der deli Rüstem sana işine bak sen der kara eşref karaağaqça varıp geleceğiz der uzun hasan kız kim der deli Rüstem sana neder uzun hasan sakin ol deli Rüstem hemen kızma bu gız doğan beyin aradığı gızmı der kara eşref evet o der sevgiğini doğan bey kaçırmış der uzun hasan siz böyle giderseniz karaağacın girişinde sizi yakalarlar der kara eşrefr ne yapacağız der uzun beni takip edin der deli Rüstem kara bu doğan denen gavur dölün adamı değimli niye güveneceğiz der kara eşref uzun hasan mert yiğit sözünün eri bir insandır ona güvenirim der deli Rüstem sen güveniyorsan tamam bende güvenirim der kara eşref uzun hasan yolu göster der deli Rüstem uzun hasan nasıl gideceğiz anlat bi hele der uzun karaağaça beyin konagına erzaklar gidecek onların altına saklanıp gideceksiniz der deli Rüstem erzakları seni götürüyorsun der uzun hasan hayır koca Mehmet götürecek der eyüp beyin koyunlarını alıp götüre-ceğim der deli Rüstem koca Mehmet mi o beni görünce yine başlar güreç diye der uzun hasan koca Mehmet sizi bekliyor haberi var der deli Rüstem bakıyom önceden ayarlamışsın uzun hasan suçsuz insanları obruğa attılar ayı turanla beraber rabbim bağışlamaz zalimlerin cezasını ayı turanın canını hemen aldı der deli Rüstem inşallah doğan denen gavur dölünde canını tez alır der uzun hasan ben buradan ayrılıyorum der karaağaçta doğan beyin konağında sizi bekliyeceğim der ve ayrılırlar Pazar girişine varırlar koca Mehmet onları bekliyordur koca Mehmet hadi acele edin binin arabaya der deli Rüstem koca Mehmet mert adammışsın der koca Mehmet güler bir eliyle at arabasını gösterir binin der gibi biner koca Mehmet üzerlerini sebze meyve ile örter pazr yerinde biraz daha sebze meyve kıyafet aldıktan sonra karaağacın yolunu tutarlar karaağaca varırlar konağa girerken nöbetçi bunlar ne der koca Mehmet gözün kör mü yiyecek nöbetçi içini arayacağında bir ara sebzeler ezilince beye derdini kendin anlatırsın der nöbetçi beyin ismini duyunca geri çekilir aramaktan vazgeçer geçin gidin der doğan beyin kahyası eflak koca Mehmet geç kaldın der koca Mehmet koş beyine haber ver laf gebesi der kahya eflak gızma koca Mehmet burada konuşuyoruz der koca Mehmet laf arama benden sana hayır yok der birazdan uzun hasanda gelir niye geç kaldığımı ona sorarsın beni lafa sokma bunları indireceğim eyüp beyin erzakları var onları da vermeye gideceğim der o sırada doğan bey gelir hayırdır kahya bir şeymi var der kahya eflak hayır beyim her şey yolunda der doğan bey kuş uçsa haberim olacak der kahya eflak başüstüne beyim der koca mehmete tamam işine bak der koca Mehmet oradan ayrılırken uzun hasan gelir koca Mehmet bir şey odlumu der koca Mehmet kahya bozuntuzu eflak agzımı aradı başka bir şey yok der uzun hasan dikkat edelim kahya eflak tazı gibidir der tam giderken Yahya nöbetçiyi çağırır nöbetçiye bu erzakları karayakahöyükün kızıldağın girişindeki barakaya bırak gel der uzun hasan koca Mehmet duydunmu der koca Mehmet duydum der orada saklıyorlar der önce bir yer bulalım sonra oraya bakarız der koca Mehmet erzakları indirler konaktan ayrılırlar karaağaca giderken nereye gideceğini düşünürken koca Mehmet kolsuz bahrinin evine gidelim der uzun hasan yaşa çok iyi düşündün der varırlar kolsuz bahrinin evine kolsuz bahri karşısında koca mehmeti uzun hasanı görünce ters bir şey mi var der uzun hasan nereden çıkardın der kolsuz bahri evimin yolunu bilmezdiniz hiç ugramadınız der ve deli Rüstem sıkıldım diyerek at arabasındadn atlar kolsuz bahri deli rüstemi görünce başıma iş çıkardınız der kimse görmeden girin içeriye der kara eşref ikafet at arabasından atlar kolsuz bahri hepsini içeriye alır sorar neler oluyor der deli Rüstem doğan bey de kaçıyoruz der kolsuz bahri onu biliyorum ne arıyorsunuz karaağaçta der uzun hasan sofi ömerle göklen i arıyoruz der . Kolsuz bahri sabah ola bakarız garnınız aç mı der deli Rüstem lafa atılır aç kurt gibi der herkes güler kara eşref delinin garnı bir türlü doymaz besmelesiz der deli Rüstem kara sen kendinine bak suratsız der . kolsuz bahrinin karısı enuş kolsuz bahri ye bunların ne işi var der kolsuz bahri tanrı misafiri çok konuşma sofrayı hazırla der karısı enuş sofrayı hazırlar herkes yemeği yerler üzerine kahveyi içerken kolsuz bahrinin karısı bir komşuya varıp geleyim der oradan ayrılır doğan beyin konağına gelir nöbetçi hayırdır hanım der enuş beyi görecektim bir haberim var der nöbetçi ne hakkında der enuş kaçaklar hakkında der o sırada kahya eflak gelir ne oluyor orada der nöbetçi bir hanım geldi kaçaklar hakkında beyle konuşacağım diyor der kahya eflak alın içeriye der enuş bey nerede der kahya eflak söyle bakalım der nerede kaçaklar der kahya eflak altınları gösterince enuş bizim evde kolsuz bahrinin evinde der kahya eflak altınları verir sen git bir şey sezdirme gerisi biz hallederiz der sen haber et bu altınların devamı var der enuş sevinerek eve gider kolsuz bahri gız geç galdın der enuş aman kolsuz sende her şeyi soruyorsun misafirlerin yanında yatağı hazırlayım der kolsuz bahri karısında şüphelenir ama belli etmez koca mehmete bakarak gelin yatın der kolsuz bahri yatacakları odayı gösterir iyi geceler diyerek gider uzun hasan koca Mehmet kolsuz niye bize bu odayı verdi anlamadım der koca Mehmet bende anlamadım burası odadan başka her şeye benziyor der deli Rüstem başımız kapalıya yatın uyuyun der ikafet durun sessiz olun bir sesler var der sesi iyica dinleyince kolsuz bahrinin sesi olduğu anlaşıyor kara eşref niye bağırıyor der kolsuz bahri karısı enuşa gece gece nereye gittin anlat der karısı komşuya der kolsuz bahri bunun altında hinlik var sen bir şeyler karıştırdın der karısı enuş yemin şart eder yok öyle bir şey der kolsuz karısını itince enuşun belindeki altınlar dökülür kolsuz bahri bu altınlar nereden çıktı der karısı enuş biriktirdim der kolsuz bahri inanmaz ama yapacağı bir şey yok tamam yat zıbar der herkes yatar gecenin bir yarısı kapıya biri son gücüyle vurur herkes bir-den uyanır kolsuz bahri gece gece kimsiz alacaklı gibi vuruyorsun kapıyı kıracaksın der kapıyı açar karşısında kahya eflakı görünce önce şaşırır sonra karısının dün gece nereye gittiğini anlar kolsuz bahri karısına enuş sen ne halt yedin der karısı enuş yemin şart koşar ben demedim der kahya eflak çekilin kenara sizinle uğraşamıyacağım der ikafet kahya eflakı görünce şimdi ne yapacağız der nasıl kaşacağız der kara eşref şimdi mahvalduk der uzun hasan durun hele bir yolu vardır der herkes düşünürken koca Mehmet tamam kurtulduk der nasıl der kolsuz bahri sayesinde der deli Rüstem nasıl der koca Mehmet siz bu odayı begenmediniz ya deli Rüstem eee ne olmuş işte bu oda bizi kurtaracak nasıl der koca Mehmet bu odayı kolsuz bahri ile biz yaptık şurayada gizli bir kapı yaptık işte onla kolsuz anlamış olacak ki bu odayı bize o yüzden verdi der deli Rüstem bu kolsuz ermişmi der kara eşref ermiş ermemiş çok konuşmuyalımda kaçalım der deli Rüstem hadi durmayın çıkalım gidelim der koca Mehmet uzun hasana dönerek eşekçi kazıma gidelim der uzun hasan olur bir bakalım der ikafet agalarım içeriye girdiler dahin gidelim der kolsuz bahri agalar bir destur der öksürünce koca Mehmet anlar hadin agalar kolsuz gidin diyor der kolsuz bahrinin evinden ayılırlar ikafet koca Mehmet ağam eşekçi kazım kim der koca Mehmet karayakahöyük köyün beyşehir gölünü baglayan bir ada var eşekçi adası diyorlar işte orada agzı sıkı bira deli Rüstem gibi bir tahtası yok der deli Rüstem koca Mehmet koca Mehmet kaşınma yere vurdurma der koca Mehmet gülümseyerek hadi gel bakim kim kimin sırtını vuracak der ikafet agalar eşekçi kazıma gidelim sonra gökleni sofi ömeri alalım doğan bey yetişecek diye korkuyorum der uzun hasan doğan beyin konagına gider kapıdaki nöbetçi uzun hasan hayır bu vakitte gece gece der uzun hasan eyüp beyin atları hastalandı iki at almaya geldim der nöbetçi beyin haberi varmı der eyüp beyin haberi var yetmez mi der nöbetçi bit müddet düşündükten sonra geç al der uzun hasan bir soluk alır iki atı alıp çıkar koca Mehmet atları görünce uzun geldi der ikafet biran önce şurdan gidelim kahya eflak burayı altüst eder deli Rüstem sakin olunun şimdi eşekçi kazıma varıp kendimi attıkmı gerisi kolay der kara eşref deli doğru söylüyor der. uzun hasan gelir atlayın göklen oof şükür geldin uzun agam der göklen ikafetin elinden tutup ata bindir kendide atlar herkes ata binip eşekçi kazımın evine varırlar eşekçi kazım deli kara hayırdır hoş geldiniz der deli Rüstem hoş buldum kapıda bekleme içeri alsana der eşekçi kazın he doğru diyon girin bakıyım içeriye der içeriye girince eşekçi kazım garnınız açmı der kara eşref boş ver yemeği başım belada doğan beyin kahyası eflak peşimizde der eşekçi kazım hele şunu başından anlatın der deli Rüstem olan biteni başından anlatır eşekçi kazım bugün burda kalın yarın sizi daha iyi bir yere götüreyim der yatacak yerlerini gösterir ama eşekçi kazımın birden yüzü değişince deli Rüstem eşekçi kazıma len eşekçi bizi istemiyonmu der eşekçi kazım ne alakası var deli uyu sonra konuşuruz der deli Rüstem sen çık hele dışarı orada anlat bakım der eşekçi kazımla deli Rüstem dışarıya çıkarlar deli Rüstem şimdi anlat bakıyım der eşekçi kazım kahya eflak’a kolsuz bahrinin karısı enuş haber vermiştir kahya eflak kolsuz bahriye işkence der sonra öldürür o yüzden yüzün asıktı der deli rüsteminde yüzü asılır uzun hasan gelir yanlarına hayırdır yüzleriniz asılmış ne oldu der eşekçi kazıma bakar eşekçi kazım bir şey demez uzun hasanın da yüzü asılır kolsuz bahriyi düşünüyorsunuz değimli der deli rüstemle eşekçi kazım başlarını sallarlar bende düşünüyorum eşekçi şimdi uyuyalım yarın sizi güvenli bir yerer koyalım sonra kolsuzu oradan alalım der deli rüstemle uzun hasan tamam derler eve girerler sabah olunda eşekçi kazım herkesi kaldırır kaklım hele gidiyoz gari der herkes kalkar koca Mehmet daha gün agarmadı dur hele uyuyalım biraz daha der eşekçi kazım vardığımız verde uyuyursun goca Mehmet der deli Rüstem nereye gidiyoruz de hele der eşekçi kazım karayakahöyüğün yasındaki yassıbelhöyüğe der uzun hasan orada kim var der eşekçi kazım demirci Halil sizde tanırsınız deli Rüstem goca Mehmet der deli Rüstem tanırım mert yiğitdir kolay kolay beli yere gelmeyen bir pehlivan der koca Mehmet bilirim bileği güçlü biri tamam derler yola koyulurlar yassıbelhöyüğe varırlar demirci halilin evini bulurlar demirci Halil kapıda karşılar buyurun diyerek içeriye alırlar eşekçi kazım demirci halilin kulağına egilerek birini gönderde kasabaya kolsuz bahriden haber getirsin der demirci Halil gözünü kapatıp açar tamam dercesine demirci kazım sofrayı hazırlar yerke biri seslenir bir çocuk sesi demirci dayı gek hele diye demirci Halil ben bir bakayım siz yen der çıkar çocukla konuştukan sonra boynu bükük şeklde içeriye girer uzun hasan ne haberi aldın demir Halil der demirci Halil bir müddet sustuktan sonra kolsuz kolsuz der durur deli Rüstem anlamıştır demirci Halil de hele ne olmuş der demirci Halil kolsuz bahri rahmetli olmuş der uzun hasan kahya eflak burayı tez vakit öğrenir bir yer nbulmalıyız der demirci Halil gölün karışında bir mağara var sizi oraya görüreyim der deli Rüstem tamam der koca Mehmet yola koyulalım biran önce der yola koyulurlar varırlar mağaraya uzun hasan göklene dönerek ikafetle ikiniz burada kalın biz kasabaya gidelim der göklen birinzde kalsa der demirci Halil siz gidin ben galayım der uzun hasan tamam biz tez varıp gelelim der kasabaya varınca ortalık sessiz birine sorarlar beyim ne omuş buraya der adam beyin adamı gavur Hayri sufi ömere işkence edip zindana atmış deli vay deyusun dölü bak hele yaptığına der kocamehmet sen geçersin elime der kahya eflşakla gavur Hayri kasabayı gezerken kahya eflak uzun hasanı görür tanır yakalayın der deli Rüstem sesin geldiği yere bakar kahya eflakı gavur hayeiyi görünce gelin hele gelin der uzun hasan hadin gidelim der ama deli rüstemle koca mehmetin gitme niyetleri yoktur eşekçi kazım uzun bunların düşüncesi farklı sen biran önce gir haber ver biz burayı hallederiz der uzun hasan yola koyulur kahya eflak kaçırmayın hiç birini der deli rüstem beklemeyin gelin der gavur Hayri yürürür üstlerine koca Mehmet şu gavurun dölü benim deli ilişme ona der deli bana gelirse garışmam der gavur Hayri koca mehmete saldırır koca Mehmet bana geliyor der tam gavur Hayri kılınçının çıkarırken koca Mehmet bir eliyle kılıncını tutar diğer eliyle tokatı yapıştıtır gavur Hayri yere düşer kahya eflak saldırın alın şunları der koca Mehmet gavurun hayrinin kılıncını alır gavur hayrinin karnına saplar ve etraflarında mızrakları görünce dururlar kahya eflak götürün şunları zindana der zindana varınca sufi ömerin gözlerini kan içinde görünce deli Rüstem kur-tulmaya çalışır ama nafile kurtulamaz kahya eflak delinin çenesini tutar nerede ikafet gil der deli ara bul niye bana soruyorsun der kahya eflak eline kırbacı alır tam vuracağında nöbetçi kahya eflak bulduk der kahya eflak atları hazırlayın ben beye haber vereyim der kahya eflak beyin yanına gelince dogan bey kahya boşa geldiysen bulamadıysan kelleni alırım der kahya eflak bulduk bey der dogan bet atımı hazırlayım onların canını kendi elimle alacağım der kahya eflak emrin olur bey der gider doğan bey aşağıya inince atının hazır olduğunu görünce atlar yürüyünder kahya eflakı çagırır nerede yakaladınız der kahya eflak karayaköhöyüğün gölün karşısındaki mağarada der uzun hasan dua ederek atını dizginliyordu uzun hasan magaraya geldiğinde kimseler yoktu uzun hasan iyice telaşlandı acaba kahya eflak benden öncemi geldi diye mırıldandı tam gideceğinde doğan bey kahya eflakı gördü doğan bey ikafet nerde diye sordu uzun hasan bilmiyorum şimdi geldim der kahya eflak bey karayakahöyüğe gitmiştir anasını babasını görmeye der doğan bey kahya haklı olabilirsin der doğan bey hadin karayakahöyüğe gidiyoruz der kahya biir kaç adamına siz uzun hasanın yanında kalınız bizden önce gidip haber verebilir der doğan bey iyi düşündün siz kalın der doğan bey gil yola koyulurlar karayakahöyük köyün girişinde ikafetin anası haticeyi görürler doğan bey kızın nerede der Hatice kadın ne bileyim bey senin yüzünden evladıma hasretim der doğan bey hacı veli nerede der Hatice kadın hacı kahvede der doğan bey kahya eflaka Hatice kadını alın eve götürün ben de kahveye gidiyorum der kahya eflak yanına birkaç adam alır Hatice kadınla evine giderler kimseler yoktur kahya eflak kızın nerede bitsin bu ızdırap der Hatice kadın bunu başlatan beyinle sensiz der kahya eflak çok konuşma kızın nerede yerini göster bey gelirse çok kötüye gider hacı ile ikinizi zindana atar der Hatice kadın sayenizde ne zamandan beri zindandayım der doğan bey kahveye varır herkes bir kenara çekilmiş sohbet ediyorlar kahvesi oralet naci görür beyler doğan bey geliyor der herkes bakar hakketten doğan bey hacı veli yine bir halt yemeye geliyor dagılın der herkes dağılacagıda doğan bey bagırır kimse bir yere gitmesin der herkes durur doğan bey hacı veliye dönerek hacı kızın nerede der hacı veli gızıma bir şey mi oldu gızımı benden aldın bana mı soruyorsun der doğan bey hacı çok konuşmada kızın nerede söyle der hacı veli bilsem dahil söylemem der doğan bey adamla-rına dönerek hacıyı alın eve götürün der doğan bey kahvedeki köylülere kim ikafetin yerini biliyorsa söylemezse benden korksun kimde biliyor söylüyorsa ödüllü bende der orelet naci bu köyde birbirini satacak kimse yok der doğan bey sen kimsin der oralet naci kahveciyim der doğan bey belinden bıcagını çıkarır adamlarına alın gelin elini sıkı tutun der adamları oralet naciyi alıp gelirler doğan bey agzını açın der doğan beyinm adamları agzını açarlar doğan bey orelet nacinin dilini keser doğan bey bu size ders olsun der hacı veliyi alarak hacı velinin evine giderler hacı veli evine gelince etrafta bir sürü adam görünce kızımı burdamı arıyorsunuz der doğan bey hiçbir şey söylemeden içeriye giderler hacı veli karısı Hatice kadının eli yüzü kanlı görünce ALLAHtan damı korkmuyorsunuz der kahya eflak sus yoksa senin halinde karın Hatice kadın gibi olur hacı veli elinizden geleni geri koymayın der kahya eflak tam bir adım atacağında içeri bir adamı girer kahya eflakın kulağına eğilerek bir şey söyler doğan bey ne oldu der bey ikafeti bulduk aşagıda kayığadoğru koşoyorlar mış doğan bey atına atlar bir şey demeden sürer kahya eflak yanına birkaç küşü alır doğan peşine düşer gölün kenarına varınca doğan bey göklen ikafet eşekçi kazımı sıkıştırır kahya eflak varır bey alalım mı der doğan bey ikafeti alın gelin der eşekçi kazım öne çıkar kimse bunlara ilişemez der kahya eflak atının cipmesini eşekçi kazımın yüzüne vurureşekçi kazım bayılır ikafet göklene bakarak bu dünyada bizi huzur yok der gölün ortasına yürümeye başlar her adım attıklarıda su buza döner doğan bey kahya eflak birkaç adamı peşlerine düşerler doğan bey tam gölün ortasına gelince ikafetrle göklen kaybolur ve buz çözülür doğan bey kahya eflak ve adamları oracıkta boğulup ölürler
Beyşehir gölünde kaybolurlar
BİR DESTANSI HİKAYE OLUR GÜNÜMÜZDE ANLATILIR